Endüstriyel üretime karşı küçük üreticileri ve doğal gıdayı ön plana çıkaran slow food hareketinin Türkiye’deki ilk ‘slow food’ köyü seçtiği Çeşme Germiyan’da sokak sanatçısı Nuran Erden, çocukluğundan itibaren resme büyük tutkuyla bağlandı. Lise eğitiminden sonra meslek yüksekokulunda halı dokumacılığı eğitimi alan Erden, boş kağıtlara çizdiği resimlerini bu kez ilmek ilmek halılara dokudu. Çobanlık ve çiftçilik yapan Erden’in hayatı annesinin ölmesiyle değişti. Slow food ünvanı elde eden köyde evinin bahçesine kafe açmaya karar verdi. Ancak kafesinde sıradan plastik sandalyeler yerine tahtadan yaptırdığı sandalyeleri kullandı. Bu tahta sandalyelerin, üzerlerine doğada gördüğü çiçeklerini motiflerini çizen Nuran Erden, bunların büyük beğeni toplamasıyla ilk olarak kendi evinin duvarlarına çiçek motifleri ve içinden geldiği gibi resimler yaptı. Çocukluğundan bu yana içinde büyüttüğü resim tutkusuyla, fırça ve boyayla, büyük duvarlara hayat vermeye başladı. Kendi evinden sonra komşularının derken hemen köyün tamamındaki evlerin duvarlarına sahiplerinin isteği üzerine içinden geldiği gibi resim yaptı. Hem köylüler, hem de ziyarete gelenlerin hayran kaldığı manzaraları, sosyal medya hesaplarından paylaşması üzerine Nuran Erden, kısa sürede sokak sanatçısı olarak tanınmaya başladı.
ANKARA GARI’NDA ÖLENLERİ ÇİZDİĞİ AĞLAYAN ÇİÇEKLERLE ANLATTI
Nuran Erden, duvarına resim yapması istediği köylülerinden tek istediği ise kireçle tüm duvarın beyaza büründürülüp temizlenmesi oldu. İçinden geldiği gibi o günkü ruh haline göre çizimler yaptığını söyleyen Nuran Erden’in en dikkat çeken resimlerinden bir tanesi, 10 Ekim 2015 tarihinde 100’den fazla kişinini bombalı terör saldırısında hayatını kaybetmesini çizdiği ‘Ağlayan çiçekler’le anlattı. Saldırıda hayatını kaybedenleri çiçekten gözyaşı akıtarak betimledi.
“RUH HALİM NEYSE DUVARA O YANSIR”
Resimleri büyük ilgi gören Nuran Erden, kafe işletmeciliğinin yanı sıra hala çobanlık yapıyor her sabah koyunlarını kendi otlatıyor. 1.5 yıldır resimlerini doğaçlama yapan ve şablon kullanmayan Erden, şunları söyledi:
“Canım sıkılınca, vaktim olunca alıyorum boyamı, fırçamı geçiyorum duvarın başına. Resimlerimi doğaçlama, şablonsuz yapıyorum. Ruh halim neyse o duvardaki resimlerde ortaya çıkıyor. Küçüklükten beri defterlerin kenarına bile çiçek resmi yapardım. Çiftçilik, çobanlık hala yapıyorum. Gördüklerim, esinlendiklerim de hep doğaya dair. Köylülerimiz, görmediği şeyi hayal edemediler. Resimleri hayal edemediler. Önce olumlu değillerdi artık hemen herkes evlerinin duvarına resim yapmamı istiyor ama tek şartım duvarını badana etmeyene resim yapmam.”
Klasik Türk motiflerini de sevdiğini bunları da duvar resimlerinde kullandığını ifade eden Nuran Erden, “En çok mavi beyaz renklerini seviyorum. Çünkü mavi Akdeniz rengi. Akdeniz ülkelerinde de hakim olan renk mavi beyazdır. Artık köydeki evlerin içi sahiplerinin, duvarları benim. Resimlerimi gördükçe çok seviniyorum. Boş duvarlara bakmak yerine çiçeğe ağaca bakmak daha güzel. İnsana mutluluk veriyor. Eminim dışarıdaki insanlara da mutluluk veriyordur” dedi. Nuran Erden, köyü ziyarete gelen vatandaşların da kendisini sıklıkla ziyaret ettiğini ve nasıl resim yaptığını öğrenmeye çalıştığını da anlattı. Köylüler ise sokak sanatçılarının duvarlarını boyamasından büyük mutluluk duyduklarını evlerinin sokaklarının güzelleştiğini söyledi.