İngiltere’yle Suudi Arabistan arasında “Al-Yamamah” adı verilen bir silah anlaşması imzalanmıştı, devlet şirketi British Aerospace Systems, toplam bedeli 80 milyar dolarlık savaş uçağı satıyordu.
*
Zart diye soruşturma açıldı. Çünkü… Suudi Arabistan’a uçak satılırken, Suudi Arabistan’a rüşvet verildiği tespit edilmişti!
*
Tuhaf bir durumdu.
Suudi Arabistan uçak almak için para ödüyor, İngiliz şirketi de Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçiliği’ne rüşvet ödüyordu. 2007 itibariyle, peyderpey, iki milyar dolar rüşvet transfer edilmişti.
*
Tuhaf ötesi bir durum daha yaşandı. Suudi Arabistan, İngiltere’ye nota verdi iyi mi… “Soruşturmayı derhal durdurun, yoksa sizden alacağım uçakları almam, gider Fransa’dan alırım” dedi.
*
Rüşvet alırken suçüstü yakalanan ülke… Kendisine rüşvet veren ülkeyi tehdit ediyordu.
*
Ne oldu biliyor musunuz?
İngiltere Yüksek Mahkemesi, soruşturmayı derhal durdurdu, uluslararası kepazeliğin üstünü örttü.
*
İngiltere başbakanı Tony Blair’di… “Hukuk üstündür ama, ulusal çıkarlarımızdan üstün değildir” dedi. Suudilerin yakası bırakıldı.
*
Peki, bu olan bitenin perde arkasında hangi dolaplar dönüyordu? Rüşvet parası neden Washington büyükelçiliğine gidiyordu? İngiltere’nin rüşvet verdiği, Suudi kraliyet ailesinin koruduğu büyükelçi kimdi?
*
Prens Bender’di.
*
Tam adı, Bandar bin Sultan bin Abdulaziz Al Saud’tu. Veliaht prens Abdulaziz’in oğluydu. İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri Koleji’nden mezun oldu, savaş pilotu oldu, ABD Ulusal Savunma Üniversitesi’nde eğitim aldı, Johns Hopkins Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisans yaptı, yarbay rütbesiyle Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’ne katıldı. 17 senelik askeri görevden sonra, 1983’te, Washington büyükelçisi oldu. Dört başkanla, Reagan, Clinton ve Bushlarla çalıştı. Baba Bush ve oğul Bush’la o kadar yakın ilişkiler kurdu ki, aileden kabul edildi, “Bender Bush” lakabı takıldı.
*
Parası ganiydi. Mesela… Aspen’deki çiftliği 135 milyon dolar, California’daki malikanesi 165 milyon dolardı.
*
Elbette rüşveti kendisi için almıyordu, ihtiyacı yoktu. Nasıl olsa her ihalede rüşvet dönüyordu, bu parayı İngiliz devletine bırakmanın alemi yoktu, kendi devleti adına alıyordu. Ve bu parayı… Suudi Arabistan’ın örtülü operasyonlarını finanse etmek için kullanıyordu!
*
Prens Bender… Usame bin Ladin’in terör kariyerini başlatan aktörlerin başında geliyordu. Kendisini ABD düşmanı zanneden köktendinci fanatikleri organize ediyor, tam tersi yönde, ABD-Suudi çıkarları doğrultusunda, CIA maşası olarak kullanıyordu. Hakikaten büyük zeka isteyen bu ölümcül işi Afganistan’da yaptı, Kafkasya’da yaptı, Bosna’da yaptı, Lübnan’da yaptı, Irak’ta yaptı, Libya’da yaptı.
*
Suudi İstihbarat Teşkilatı’nın başına getirildi.
Suudi Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı oldu.
*
Karanlık el’di.
Mezhepçi çatışmanın kuklacısı’ydı.
*
Gel zaman git zaman, Arap Baharı ayaklarıyla Libya’da Mısır’da istediği gibi at koşturan Beyaz Saray, Suriye’de duvara tosladı. O duvar, Kremlin’di.
*
Selamünaleyküm dediği için Müslüman aleminin en sevdiği başkan olan Obama… Vekalet savaşı için Prens Bender’e başvurdu.
*
Onun aklına uydu.
*
Işid icat oldu.
*
Dünyada ne kadar ruh hastası varsa, alayını Suriye’ye getirdiler. Kimin kimi soktuğu belli olmayan “eşekarısı kovanı” yarattılar.
*
Libya’dan yüklenen silahları, gemilerle Hırvatistan’a getirdiler, Hırvatistan’dan uçaklara yükleyip “tanıdık” bir havalimanına indirdiler, tır’larla Suriye’ye taşıdılar!
*
İçsavaşı körüklediler, 300 bin kişinin ölümüne sebep oldular, çoğunluğu çocuk ve kadın, beş milyon kişiyi mülteci haline getirdiler, sırf bizim sahillerimizde dört bin çaresiz gariban boğularak can verdi, taş üstünde taş bırakmadılar, insanlık tarihinde görülmemiş vahşetler sergilediler.
*
Netice?
Başaramadılar.
*
Suriye’de…
Rusya ve İran kazandı.
*
Obama çuvalladı.
ABD-Suudi planı iflas etti.
*
Fatura ona kesildi.
Prens Bender görevden alındı.
*
Suudi Arabistan’ın yeni kralı Selman, koltuğa oturur oturmaz, ilk iş, Prens Bender’in defterini dürdü. 30 senedir Ortadoğu’nun korkulu rüyasıydı, emperyal günahların, günah keçisi oluverdi.
*
Üç saatte Şam’a girip, Emevi camisinde namaz kılacağız zannederken, tükürdüğümüzü yalayıp, Putin’den özür dilememize gelirsek…
*
Rus atasözü var.
“Akıl doğuştandır.
Aptallık öğrenilir.”