Şahin; “1983 yılından beri fiilen, aktif olarak siyasetin içindeyim. Uzun bir zaman olmuş, belki de siyasi hayatımın artık sonuna doğru yaklaştık. Basın mensubu arkadaşlarımla birlikte olmaktan her zaman haz duymuşumdur” dedi. Şahin, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile MİT’e ait yardım TIR’ların durdurulması olayına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğraflara gazetede yer verdikleri gerekçesiyle yargılandıkları davaya da değindi. Dündar ve Gül hakkında, aleyhte ve lehte bir beyanı olmadığını anlatan Şahin, şunları söyledi: “Hatta temennim de şudur. Yargıtay safhasında bu arkadaşlarımızın, dosyaları dikkatlice incelenerek beraat etmelerini arzu ederim. Ben kimsenin ceza almasından hoşnut olan biri değilim. Ama bağımsız yargı organları bir karar vermiştir. Yargı organlarının kararlarını değerlendirirken kendi beklentimize göre değil, dosya kapsamına göre deliller isabetli değerlendirilmiş mi, adalet yerini bulmuş mu bulmamış mı? Buna bakmak gerekir.” Anayasa’nın 30. maddesini değiştirerek, Anayasa’ya, ’medya araçlarına, matbaalarına el konulmayacağına’dair bir hüküm koyduklarının altını çizen Şahin, şöyle devam etti: “Koymamış olsaydık, devletin güvenliğiyle ilgili, bölünmez bütünlüğüyle ilgili bir davadan dolayı hüküm giyen gazeteci hakkında sadece hapis cezası verilmeyecekti, aynı zamanda bu gazeteyi basan matbaaya, gazeteyle ilgili araç ve gereçlere el konulacaktı. Üstelik de yayından da men ediliyordu