NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
SAHNEDE OYNANAN…
KOMEDİLER…
Mutlu yıllar Türkiyem…
Mutlu yıllar Karabüküm…
Umutlu yıllar Emekçi Köleler…
Mutlu yıllar benim güzel halkım…
Mutlu ve umutlu yıllar…
Herkes görüyor…
İbretle izliyor…
Karabük gündeminin tam ortasına oturan “Oyuncak”…
Bu günlerde bir kıymetli, bir kıymetli…
Sormayın gitsin…
Puan sıralamasında “görünmeyen eller” vasıtasıyla…
“Dibe çaktırıldıkça”…
Kıymeti artıyor…
Kıymeti arttıkça da…
Üçüncü, beşinci sınıf “üvertürler”ortaya çıkıp…
Salvo atış yapıyor…
“Oyuncakçı”,“Oyuncak”la oynatılırken hiç kimsenin sesi sedası çıkmıyordu…
Şimdilerde herkes “Oyuncak” üzerinden hesaplaşıyor…
“Oyuncakçı”, oyuncağını kaybetmiş bebeler gibi…
Tam da kendisine yakışan hareketlerle traji komik davranışlar sergilerken…
“Oyuncakçı”nın “destekçileri de “Oyuncak” üzerinden nemalanmaya çalışıyor…
Ne kadar komik değil mi…?
“Bir hışımla geldi geçti, Kiziroğlu Mustafa bey, hey hey hey” misali…
Kars’ımızın bu güzel türküsünde olduğu gibi…
“Oyuncakçı” Karabük’ü, şööööööyle bir harmanladı…
Sözde bir “ürüzgar” estirdi…
Çoooook böyyük bir adam edasıyla…
Esti, gürledi…
“İstesem 24 saat içinde tekrar gelir oyuncağımın başına otururum” dedi…
Ammaaaaaa…
Gerisi “gücük” çıktı…
Ne yağmur yağdırabildi…
Ne rahmet oldurabildi…
Sanki Rahmet-i Rahman’a kavuşturulmuş gibi…
Sanki “GÖZDEN ÇIKARTILIP, BAŞTAN SAVUŞTURULMUŞ”gibi…
Geldiği gibi…
Süklüm, büklüm…
Gerisin geriye, çekti gitti…
Karabük’te kaldığı müddetçe…
Her zaman olduğu gibi…
“İyi polis”rolü oynayan “Emmi”nin, bu sefer verip vermediği pek de belli olmayan rolü…
Allah’ı (c.c) var…
Replikleri unutmadan, şaşırmadan, çok da güzel oynadı gitti…
Sanki üstüne vazifeymiş gibi…
Sanki çok üst düzey pavluka yöneticisiymiş gibi…
“Sözde” müjdeler verdi…
Traji komik bir şekilde…
Sanki göreviymiş gibi…
Ne hikmetse…?
“FIDIL” dururkene…
“Limondan”, “limandan” bahsetti…
Sanki pavlukada, yetkili bir “örgütün” başıymış gibi…
Hiç bir derde melhem olmayan…
“Yarım” yamalak verilen “paradan”, turadan bahsetti…
Yine hayat hikâyesini anlattı…
Her zaman olduğu gibi…
“Hokka” gibi hoklattı…
Bazlama gibi “baz” lattı…
Rabbiiiiiiiiim….!!!!
Sahneye konulan…
Komediler gibi…
Seyredenleri…
Gülmekten kırdı, geçirdi…
Çatır, çatır…
Çatlattı…
Vay benim “Oyuncakçı”m vay…
Vay vay da vay vaaaaaaay…
Vah vah da vah vaaaaaaah…
Ne diyelim…
Ulu Allah (c.c) akıl fikir versin…
Sahi…
“Oyuncakçı”nın akıl hocaları kim ola ki…?
“Oyuncak”,“Oyuncakçı”nın aklından hiç çıkmıyor…
“Oyuncakçı”nın aklı, hep “Oyuncak”da…
Alışmış bir kerre oyuncağa…
“Gel beri” denmeye…
İtibar görmeye…
Bir zamanlar istifa edip, çekip gittiğinde…
“Koca koca Müdürler”ayağına gitmişti…
“Devletimizin Vali’si” rica üstüne, rica etmişti…
“Oyuncakçı” da nazlanmıştı, tuzlanmıştı…
Tekrar geri gelmesi için…
Ümmet-i Muhammed sızım sızım sızlanmıştı…
İşte hep o eski itibarları bekliyor…
O günleri özlüyor garibim…
Sanıyor ki…
Yine ayağıma kadar gelirler…
Yalım yalım yalvarırlar…
Ben de “yükümü yığarım tereğe”…
Nazlanırım, tuzlanırım…
Yorganı bile yakarım, bir tanecik pireye…
Nerdeeeeeeeee?…
Nerde o günler?…
Tam da Fuzuli’nin söylediği…
“Ne yanar kimse bana, ateş-i dilden özge”…
“Ne açar kimse kapım, bad-ı sabadan gayrı”…
Beytinde olduğu gibi…
Geçti o günler…
O GÜNLER…
8 HAZİRAN 2010 TARİHİNDEN ÖNCEYDİ…
Şimdi ne arıyan çıkar…
Ne de soran…
Mayıs 1995 tarihinde pavlukanın ana ortağı kimdi…?
Denetleyeni, gözetleyeni, koruyanı kimdi..?
Işığı söndüren, şalteri indiren…
Hurda parçacıklarını toplayan…
Boşta çalışan motorları stoplayan…
Gecesini gündüzüne katan…
En fazla iki saat uyku uyuyup…
Uykusuzluğa, uykusunu satan…
Kimdi…?
Tabi ki Emekçi Kölelerdi…
Şimdi “Fıdıl” har vuruyor, harman savuruyor…
“Sinter yaptık, Mintere gattık”…
“61 milyar avroya ihale edilen ve iki yıl gibi bir sürede bitirilmesi planlanan projenin ihalesini iptal ettik, mühendis ve işçilerimizle 9 ayda 21 milyon avroya projeyi bitirdik bu bizim için büyük başarıdır” diyerek, atıyor tutuyor…
Mangalda kül bırakmıyor…
Yalanı kuyruğu ile yutuyor…
Herkes bu yalanlara, dolanlara lapin balığı gibi atlayıp…
Araştırmadan, soruşturmadan…
Fıdıl’ı göklere çıkartıp…
Kahramanlaştırıyor…
Verdiğimiz rakamları yanlış yazmadık…
Hepsi Fıdılın bizzat söylediği rakamlar…
O nu çok ciddi adam sanıyor herkes değil mi…?
Ah aaaaaaaaaah…
Bazı çaresiz insanlarla, bunaltacak şekilde “ısrarla” sürdürülmeye çalışıldığı söylenen“ahlaka mugayyır” bazı telefon konuşmaları, bir deşifre olsa, kim hangi karakterdeymiş ayan beyan ortaya çıkar da…
Her halde zamanı daha gelmedi, sabır ediliyor…
Her neyse…
Biz esas sorumuzu soralım…
Çooooook böyyük adam olduğu zannedilen Fıdıl efendinin…!!!!
Pavlukaya doldurulan “Gülmeyesiceler Örgütü”nün Ereğli’den kovulma adamlarıyla yapıldığı söylenen, “sinter minter projesinin” kaç milyon avroya maledildiğinin cevabı ne olabilir…???
Her halde kesin hesaplar çıkmıştır değil mi…?
Haydi, versin bakalım şu cevabı, kamuoyuna, Fıdıl efendi…
Yalan söylemeden, doğruları saptırıp evelemeden, gevelemeden…
Versin bakalım cevabı…
Tabiiiiiiii, verebiliyorsa eğer…
Bizim sorduğumuz bu soruyu…
Kimin sorması lazım…?
Kimin araştırması, denetlemesi, Emekçi Kölelerin hak ve menfaatlerini koruması lazım…?
Tabiiiiiiiki…
“Oyuncakçı”…
Ammaaaaaa…
“Oyuncakçı”nın bunları ne görecek gözü…
Ne de inceleyecek zamanı var…
O nun kafasında ki tek şey…
Varsa, yoksa “Oyuncak”…
Pekiiiiiii…
Bu “limon, liman” işi nereden çıktı durup dururken…?
Bu işin gerisindeki gizem nedir acaba…?
Background unda ne var…?
Ereğli’den pala bıyık mıdır, post bıyık
mıdır birileriyle birlikte, Karabük’e bazı yazar çizer taifesi de gelmişti ya…
O geliş esnasında Fıdıl açıp ağzını, yumup gözünü, Ereğli yetkililerine söylenmedik söz bırakmamıştı ya…
Hem adamlara muhtaçsın…
Hem dil “peş küreği” gibi…
Söylenene bakılırsa, bu olay bardağı taşıran son damla olmuş…
İşte bu yüzden…
Geçtiğimiz Ekim ayında süresi biten lojistik sözleşmesi yenilenmemiş…
Çokbilmiş Fıdıl ve adamları yüzünden pavlukamız ortada kala kalmış…
Pavlukamızı, kendi hırs ve intikam duygularını tatmin etmek için, tehlikeye atan Fıdıl yüzünden…
Alternatif “limon, liman” anlaşması, alel acele ondan dolayı yapılmış…
İşin içinde bit yeniği olmasa, törenle merasimle anlaşma imzalanmaz mıydı…?
Fıdıl kameralar karşısına geçip, gerdan kıvırmaz mıydı…?
Gerçi o anlaşma da tam sarih değil…
Flu, flu…
Bu arada postbıyık mı, pala bıyık mı Ereğlicilerle kavgalı ya…
Fıdıl’ında Ereğli’den kovulduğundan dolayı kuyruk acısı varya…
Ereğli festivaline para çıkarılmış…
Kimin cebinden…?
“Fıdıl”ın cebinden mi…?
Ne gezer…
Pavlukanın kasasından…
Kaç lira gitmiş…?
Fıdıl efendi açıklasa da her kes de öğrense…
Ereğlili palabıyık, Ereğliliyi eğlendirecek…
Hesabı Karabüklü Emekçi Kölelerin alın teri ödeyecek…
Fıdıl efendi de Ereğli de piar yapıp, nam salarak, dost kazanacak…
Karabük’te ve Karabük’ün ilçelerinde festival yapıldığında, kaç para yardım yapılıyor hiç bilen var mı, hiç soran var mı…?
Fıdıl’ın keyfi için sağa sola verilen bu tür paralar…
Emekçi Kölelere verilip bir yaralarına merhem yapılamaz mı…?
“Oyuncakçı” sadece kendisine verilen rolü oynuyor…
Har vurulup harman savrulan bu paraları…
Ne görecek gözü var…
Ne de bunları inceleyecek zamanı var..
Onun tek derdi “Oyuncak”…
Ya “İNAĞZI” ocağında kaçırılan fırsat…?
Hatırlayın, hatırlayın…
Geçmiş yazılarımızı okuyanlar mutlaka hatırlayacaklardır…
Bir zamanlarda kömür pazarlıkları, Ankara Çukurambar da pastahane köşelerinde yapılıyordu…
İNAĞZI için, elin ağzı torba değil ki büzesin…
Alın size bir soru daha…
Kendi kömürünü çıkartmaktansa…
İthalini almak daha “enteresan” mı oluyor acaba…?
Sahi LABORATUVARCI niçin dehlendi, ne suçu vardı…?
LABORATUVARCI nın yerine monte edilen Gülmeyesiceler ekibinizin yeni elemanının en öncel “hizmeti” bundan böyle ne olacak..?
Dedik ya…
İhale kaybedilince…
Elin ağzı neler neler söylüyor diye…
Biz söyleyenlerin yalancısıyız…
Ammaaaaa…
“Oyuncakçı”sığ bir düşünceyle zavallı, zavallı konuşuyor…
Bu soruları Emekçi Köleler adına onun sorması lazım değil mi…?
Ancaaaaaak…
O yatıp kalkıp, sadece oyuncağını düşünüyor…
Ne kadar komik değil mi…?
Çok şey var yazacak da…
Yazmıyoruz…
Çünki boğaz dokuz boğum…
Şimdilik yutkunuyoruz…
Bakalım OYUNCAKÇI gibi kambur haline dönüşen FIDIL’ı…
“EMİCE” ne zaman sırtından atacak…?
Bekliyoruz…
Sahnede oynanan…
Komedileri…
Bir gün gelir yine teferruatıyla yazarız…
Bu seferlik, bu kadar…
Saygılarımla
Cep No:0 505 522 67 25