Hatırlarsınız…
Yüreği güneydoğu sevgisiyle dolu hümanist sanatçımız Mahsun Kırmızıgül, doğup büyüdüğü topraklarda yaşananlara isyan etmişti.
*
Peşpeşe tweetler atmış, manevi duygulara tercüman olmuştu. “Yaralı çocukları, yaşlı insanları ölüme terketmek hangi dinde yazar? Günah değil mi? Nasıl bu kadar zalim oldunuz, nasıl bu kadar merhametsiz oldunuz ey başbakan?” diye sormuştu.
*
Bölgenin kadersizliğine, bölge insanının yaşadığı ızdıraplara dikkat çekerek, çağrıda bulunmuştu. “Tarihinde onlarca katliam olan bu sancılı coğrafyada yine kan var, yine gözyaşı var, vicdan sahibi insanların, Allah korkusunu içinde taşıyanların kayıtsız kalmaması gerekiyor” demişti.
*
Kendi çocukluğundan, mahalle hatıralarından örnekler vermiş, içimizi cızlatmıştı. “Lütfen düşünün, empati yapın” diyerek, “doğduğunuz ev, büyüdüğünüz sokaklar, gittiğiniz okul, namaz kıldığınız cami paramparça olsaydı ne hissederdiniz?” diye sormuştu.
*
Hepimizi hüzünlendiren şu kişisel bilgilerini paylaşmıştı: “Benim tüm anılarım, doğup büyüdüğüm Diyarbakır Sur’daki çatışmalarda yerlebir oldu, eski komşularım, ailem ve arkadaşlarımla birlikte bu savaşın içinde yeralan yüzbinlerce masum insanın hayatı karardı.”
*
Buram buram güneydoğu kokan bu tweetleri okurken, bölgenin trajedisini yüreğimizde hissetmiştik. Mahsun’un doğup büyüdüğü evi hayalimizde canlandırmış, Sur sokaklarında onunla birlikte kısa pantolonla koşturmuş, okulunda sıra arkadaşı olmuş, komşularıyla birlikte namaz kılmıştık.
*
Toprak işte böyle sevilirdi.
Masum insanların dramı işte böyle yansıtılırdı.
Devlete işte böyle hesap sorulurdu.
Batı’da yaşayan vicdansızların yakasına işte böyle yapışılırdı.
Sanatçı duruşu işte böyle olurdu.
Sanatçı dediğin, doğup büyüdüğü yerlere işte böyle sahip çıkardı.
*
Ve dün… Mahsun Kırmızıgül’ün düğün haberi yayınlandı.
*
Toprağı için, komşuları için gözyaşı döken, evi, okulu, camisi için hepimizi kederlendiren, güneydoğu gerçeklerini Türkiye’nin suratına adeta tokat gibi çarpan Mahsun, nerede evleniyormuş kardeşim?
Diyarbakır’ın Los Angeles ilçesinde!