Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında “paralel yapı” olarak nitelendirilen Gülen cemaatinin “Fetullahcı terör örgütü” olarak nitelendirilmesi yönünde alınan tavsiye kararına ilişkin Kılıçdaroğlu, “Dün açıklama yaptılar. “Fettullah Gülen terör örgütü. MGK’da karar aldık” deniliyor. Tamam. Şimdi namuslu bütün hakime ve savcılara sesleniyorum; Eğer bu dosya önünüze gelirse, doğrudan doğruya Recep Tayyip Erdoğan’ı davet edeceksiniz. Gel diyeceksiniz. Sen ne diyordun; “Siz ne istediniz de biz vermedik” söyle bakalım. Hakim soracak; “Neyi istediler sen neyi verdin?” Yardım ve yataklık diyorsunuz bundan büyük itiraf mı olur? “Her şeyi biz verdik” diyor. Devleti bile teslim ettin paralel yapı diyorsun. Şimdi hakimlerden bekliyorum; bunu ve yandaşlarını çağıracaklar. Türkiye Cumhuriyeti’nden yana biz de taraf olacağız. Bu davada tarafız diyeceğiz. Ne istediniz de verdiniz siz onlara? Siz onlara ne verdiniz? Öğrenmeye hakkımız var.
“SANKİ YARIN SEÇİM OLACAKMIŞ GİBİ ÇALIŞIYORUZ”
Yarın seçim olacakmış gibi çalışmalarına devam ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Bakın seçim yok. Oy da yok. Ama biz sanki seçimdeymişiz gibi sanki yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Önümüzdeki seçimler için güzel bir not hazırladık. Çay sorunu nasıl çözülür diye?” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NA SUR’UN ESKİ VE YENİ FOTOĞRAFI HEDİYE EDİLDİ
CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce, Sur’da yaşanan süreçte CHP’li belediyelerin ve Kılıçdaroğlu’nun Sur’a olan ilgisinden dolayı kürsüden kısa bir teşekkür konuşması yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sur’un eski ve yeni fotoğrafını gösteren bir tablo da hediye etti.
“TELİS TELİS, ÇUVAL ÇUVAL FINDIK İHRAÇ EDİYORUZ”
Fındık üreticilerinin emeğinin karşılığını alamadığını belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Fındık üreticisinin alın teri birilerine peşkeş çekiliyor. Aracılar, tefeciler cirit atıyor bütün avantaj onlara gidiyor. Biz alın terine, emeğe değer veriyoruz. Üretici kazanmalı. Taban fiyatın altına fındık fiyatlarının düşmemesi lazım. Devletin bunu yapması lazım. Biz telis telis, çuval çuval fındık ihraç ediyoruz. Onu Türkiye’de işlersek bir yerine 10 kazanırız. Özel bir fındık yasasının çıkması lazım. Fındık giderek yabancıların tekeline bırakılıyor. FİSKO birliği güçlendirmemiz lazım” diye konuştu.
“GEZİ BİR ÖZGÜRLÜK PATLAMASAYDI”
Kılıçdaroğlu, “Gezi’nin 3. yıldönümü. Bütün gençlere şükran borçluyum. Onlar bizi bütün dünyaya özgürlüğün Türkiye’de olduğunu bütün dünyaya gösterdiler. Hiç kimsenin vermediği dersi bir diktatöre verdiler ve ona diz çöktürdüler. Olay 2 ağaç mı? Binlerce ağaç. O fidanlarımızın her birisi birer ağaçtır. “bizim yaşam tarzımıza müdahale etmeyin. Size ne” diyorlardı. Gezi bir özgürlük patlamasaydı. Dünya siyaset tarihine altın harflerle yazılan bir eylemdir bu. Gezi eylemini başlatan, büyüten herkese yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Camide içki içtiler yalanı. Kim söylüyor bunu? Dönemin diktatörü. Polis, müfettişi herkesi seferber ettiler. Görüntü yok, içki de içilmemiş. Bir ibadet yerinde içki içildi yalanı ile milyonları bu gençlerin sütüne saldırmaya kalktılar. Gittiler imamı yakaladılar. İmam “vallahi de billahi içki içeni görmedim. Din adına konuşuyorum yalan söyleyemem” dedi. Onu da sürdüler. Eline silah alıp sokağa mı çıktı o gençler. Ellerinde, kitap, gitar, gül vardı. Güçlü bir mizah duygusunu bütün dünyaya yaydılar bu çocuklar. İstanbul’u, parklarını, ağaçlarını savundular ” ifadelerini kullandı.
“GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTENLER İLE YÜRÜTTÜKLERİ GEMİ İLE DÜNYA MALI EDİNENLER AYNI İNSANLAR DEĞİLDİR”
Fetih kutlamalarına ilişkin Kılıçdaroğlu, “Şimdi Fetih kutlaması yapıyorlar. O Fatih ile şimdiki İstanbul arasında dağlar kadar fark var. Fatih Sultan Mehmet, ormanlarından tek dal kesenin başını keserim diyecek kadar doğaya saygılıydı. Haliç’in sırtlarında koyun bile otlatmazdı. Bunlar şimdi İstanbul’u talan ettiler. Fatih çağ açıp, çağ kapattı. İstanbul’u düşmanlara kim teslim etti? Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a gitmeden önce nereye bakıp diyordu ki, geldikleri gibi gidecekler. Gazi Mustafa Kemal’in adını bile anmıyorlar. Anmalarını da istemiyorum. Sahtekarlar, Mustafa Kemal’in adını anamazlar. Namuslu insanların konusudur Mustafa Kemal Atatürk. Gemileri karadan yürütenler ile yürüttükleri gemi ile dünya malı edinenler aynı insanlar değildir” dedi.
(KAYIP ELEKTRİK KAÇAĞI BEDELİ GÖRÜŞMESİ) “AYNI SERTLİKTE TBMM’DE MUHALEFET EDECEKSİNİZ KARDEŞİM”
TBMM Genel Kurulunda, Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin Kılıçdaroğlu, “Kaçırılan elektrik namuslu adamın elektrik faturalarına yükleniyor. AKP için uygundur bu. Bizim felsefemize aykırı. Namuslu adama niye faturayı kesiyorsun. Yargı ile alamadılar. Kanun ile alacaklar. 33 milyar lira alacaklar. Eski para ile 33 katrilyon. Her evden küçük küçük alacaklar. Kaçak elektrik kullananların bedelini namuslu insanlarından almak doğru mu değil mi? eğer yanlış ise çıkıp sokaklarda seslendirin. Bu kaçak bedelini benden alandan din, Allah, kitap var mı? İnsan Allah’tan korkar. Bugün TBMM’de görüşülecek. Arkadaşlarıma söyledim aynı sertlikte TBMM’de muhalefet edeceksiniz kardeşim. Antik çağlara döndük. O çağlarda hırsızlık övünülecek bir durumdu. Sözüm, söz bu kanunu AYM’ye kadar götüreceğiz. Hakkınızı sonuna kadar arayacağız” açıklamasında bulundu.
“DAVUTOĞLU’NUN GİDİŞ ŞİFRELERİNİ BULDUK. 5 TEMEL ŞİFRE VAR”
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakmasına ilişkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı: “Davutoğlu hangi gerekçe ile gitti? Davutoğlu’nun gidiş şifrelerini bulduk. 5 temel şifre var. Davutoğlu çıktı dedi ki; Artık Türkiye’de şeffaflık getireceğiz. Siyasi ahlaka kanunu getireceğiz. Bütün siyasiler mal beyanında bulunacak. Sarayda bulunan zat bunun üzerine, “mal bildirimi il ve ilçe düzeyine indirirseniz bu görevi üstlenecek kişiyi bulamazsanız” diyor Erdoğan. Yolsuzluğu, ahlaksızlığı bu kadar açıkça itiraf eden başka hiçbir söz yok. Helal para kazanırsa mal varlığından kim utanır? “İl ve ilçe başkanı bulamazsanız” diyor. “Hep beraber götürüyoruz” diyor. Davutoğlu’nun direnmesi lazım.
250 BİN DOLARI NE YAPTIN?
Üçüncü şifre, düşünceyi açıklama özgürlüğü. Dördüncüsü, Davutoğlu aldığı hediyeleri, devletin envanterine kaydetti. Erdoğan, sen misin devletin arşivine kaydeden. Yav diyor ben, “Başbakan olarak gittim. 250 bin dolar parayı Kaddafi’nin elinden aldım. Ben onu bir yere kaydetmedim. Şimdi sen bunu kaydediyorsun. Yarın Kılıçdaroğlu bana sormayacak mı? Bu parayı nereye harcadın diye? 250 bin doları aldı nereye harcadı açıklamadı. Bir daha soruyorum. Kaddafi’den aldığın 250 bin doları, ne yaptın? Çık açıkla.
RIZA SARRAF EMİNE HANIM’IN KURDUĞU VAKIFA 7 TRİLYON PARA BAĞIŞLAMIŞ KAYITLARDA GÖRÜNMÜYOR
Eşinin kurduğu Emine hanımın kurduğu bir vakıf var. TOGEMDER galiba yanlış hatırlamıyorsam. Rıza Sarraf, ABD’de hayırsever birisiyim diye dilekçe sundu. Eski para ile vakıfa, 7 trilyon para bağışlamış. Vakıfın kayıtlarında bu para görünmüyor. Nerede bu para? 5. şifre örtülü ödenek. Davutoğlu, örtülü ödeneğin başındakini aldı. Eski bir öğrencisini göreve getirdi. Bunun üzerine, “Sen karşımda namus timsali gibi dikilemezsin. Seni görevden alıyorum” dedi. Böyle olunca Türkiye’nin itibarı sıfırlanıyor.”
“PYD’Yİ SAVUNAN UÇAKLAR NEREDEN KALKIYOR. İNCİRLİK’TEN. KİM İZİN VERİYOR? SEN”
Kılıçdaroğlu, “ABD askerlerinin PYD armalı üniformalarına tepki gösteriliyor. Onun daha ötesine git sen. PYD’yi savunan uçaklar nereden kalkıyor. İncirlik’ten. Kim izin veriyor? Sen. Adama bu ikiyüzlülük nedir diye sormazlar mı? Böyle olunca kim takar bunları” dedi.
“ALMANYA’DA BÜTÜN SİYASİ PARTİLER
DİYOR Kİ, BU HÜKÜMETİ TANIMIYORUZ”
Kılıçdaroğlu, “Almanya’da sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili bir tasarı geldi. Bunun görüşülmemesi lazım. Almanya’da bütün siyasi partiler diyor ki, bu hükümeti tanımıyoruz. Sizin ağırlığınız bile yok biz bunu geçireceğiz. Türkiye’nin hangi noktaya geldiğinin ispatı” dedi.
“DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ BİLDİRİSİNE TÜRKİYE İMZA ATMADI”
Türkiye’de yapılan Dünya İnsani Zirvesi’ne değinen Kılıçdaroğlu, “Bütün ülkeler bildiriye imza attı. Ama sen imza atmayacaksın. Türkiye’nin geldiği nokta bu” dedi.
“RIZA SARRAF DAVASINI BAROYA KAYITLI BİR ARKADAŞIMIZ, YAKINDAN İZLEYECEK”
Kılıçdaroğlu, “Bu günlerde Rıza Sarraf davası görüşülecek. Orada baroya kayıtlı bir arkadaşımız, şu anda yolda. Davayı yakından izleyecek. 17-25 Aralık depremini yaşadık” dedi.
“YARGIYA SAYGI DUYMAYANA HANGİ GEREKÇEYLE SAYGI DUYUYORSUN. SİZ ONUN ÇANTASI OLUYORSUNUZ”
(Yüksek Yargı mensuplarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezilerine katılması) konusuna ilişkin Kılıçdaroğlu, “Niye gidiyorsunuz? Devlet protokülüymüş. Sizin devlet protokolünden haberiniz bile yok. Sizin ne işiniz var orada? Yargıya saygı duymayan bir adama hangi gerekçeyle saygı duyuyorsun. Tarafsız olmayan birisinin gezilerine hangi gerekçeyle gidip övgüler düzeceksiniz? Namus kavramı hadi onun için değerli değil. Sizin için de değerli değil? Siz de mi namusu ve şerefi alıp bir tarafa atıyorsunuz? Sıkılmadan ‘Bizi davet ettiler, biz de gittik’ diyorlar. Ben de sizi İzmir’deki toplantımıza davet ediyorum. Kendi meşruiyetini, kendi söylemlerine meşruiyet kazandırmak için bunları yanında çanta gibi taşıyor. Siz de onun çantası oluyorsunuz. Kırşehir’deki toplantıda terini siliyor. Ne işin var senin orada? ‘Bizi eleştirenleri mahkemeye vereceğim’ diyor. Vermezsen namertsin kardeşim, vermezsen namertsin. Bağımsız yargı olmalı. Birilerinin çömezi olan yargıya güvenmeyiz. Bu tür insanlar yargıda olmamalı. Temsil edemezler. Gitsinler kaçak sarayda bir sürü oda var etek öpsünler. Ama cüppelerini çıkarsınlar” diye konuştu.