CHP’li Özel, Başbakan Davutoğlu’nun vize muafiyetine ilişkin olarak dokuz kanun getirileceğini belirterek, bu konuda muhalefetten yapıcı tavır beklediklerini açıklamasını bu sözlerle yanıtladı
MERİÇ TAFOLAR Ankara
CHP’li Özel, Başbakan Davutoğlu’nun muhalefet partilerine yaptığı çağrıyı, Milliyet’e değerlendirdi. Özel, şunları kaydetti:
– ÖYLE ÜÇ MADDE VAR Kİ: Vize muafiyetiyle ilgili çok sayıda kanun geçmesi gerekiyorsa, üzerimize düşen sorumluluğumuzu yerine getireceğiz, engelleyici olmayacağız. Ancak AKP’nin, ortak aklı, birlikte çalışma kültürünü ve muhalefetin olumlu katkılarını alıp, muhalefeti rahatsız eden ve kaygı yaratacak düzenlemelerden uzak durması lazım. Tavrımızı, iktidarın yaklaşımı belirler. Örneğin, 9 kanundan bir tanesi de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. Bu, Türkiye için gecikmiş bir kanun ve düzenlemenin yapılması gerekiyor. 30 maddenin 27 maddesinde sorunumuz yok ama öyle üç madde var ki… AB istiyor diye önümüze servis edip fırsatçılık yapıyorlar. Kişilerin mezhebini, inancını, cinsel yaşamını, kıyafetini dahi fişlenebilecek veriler arasına alıyorlar. Bir kurum oluşturuyorlar, dördünü Bakanlar Kurulu, üçünü cumhurbaşkanı atıyor. Öyle kurumlara öyle istisnalar tanıyorlar ki, koruma alanı dışına o kadar riskli kurumu çıkartıyorlar ki… Kişisel verilerin AKP’nin insafına teslim edildiği bir kanun haline dönüşüyor. Oturup da, dünya örneklerine bakıp, Türkiye için en uygun düzenlemeyi yapmayı kabul ederlerse, bu kanun iki saat içinde geçer, diğer kanunlar da geçer.
– TRUVA ATI MİSALİ: ‘AB bunu istiyor, siz de tıkayıcı olmayın, yardım edeceksiniz’ diyerek bir siyasi kurnazlıkla bunun içine truva atı misali, sarayın veya devlet partisinin ihtiyaç duyduğu düzenlemeleri koyarlarsa, otoriterleşmeyi artıracak, gücü tek bir yerde toplayacak uyanıklıklar peşine düşerlerse kimse kusura bakmasın, vize anlaşması geliyor diye AKP’ye teslim olmayız. Zehir üzerine şeker kaplı düzenlemeleri kabul etmeyiz.
– BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUZU: Bu dokuz kanun, hangi dokuz kanun? Bu kanunların kapsamı ne? Oturup konuşmamız lazım. ‘Bize itimat edin, biz sizden dokuz joker hakkı istiyoruz’ diye bir şey yok. İçerikleri konuşacağız, göreceğiz, tartışacağız. AB ne istiyor, AKP ne yapmak istiyor ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının menfaatini ve saygınlığını ne korur, biz neye evet diyebiliriz ona bakacağız. ‘Bize dokuz tane joker hakkı verin, bize engel olmayın’ diye bir şey yok. Avrupa ile ön şartımız olarak ortaya çıkan bir şey var. O da basın özgürlüğü konusunda bu süreç içinde ciddi adım atmak gerekecek. AB’nin ortak değerleriyle, muhalefetin ortak eleştirileri basın özgürlüğü konusunda birleşiyor. Dokuz kanunun içinde böyle düzenlemeler geleceğini ümit ediyoruz, gelmezse o zaman 9+1 dememiz gerekiyor. Bu yaklaşım, AB’nin temel değerlerine de uygun olur. Türkiye de bu süreçten, bu alandaki kötü imajını düzelterek çıkmış olur.