“Ey Batı, 15 Temmuz bir darbe girişimidir ve faili FETÖ’dür” lobisine daha ilk geceden, tanklar sokaklardan çekilmemişken dahil olarak ön alan eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajdan cımbızladıkları bir cümleyle ABD’yi temize çekebileceklerini zannediyor belli ki birileri.
O kocaman başlıklar dolaşıma girdi:
“Mesut Yılmaz: Darbenin ardında CIA olsaydı başarısız olmazdı.”
Tercümesi:
15 Temmuz hançerlemesini CIA yapmadı/yaptırmadı!
***
Yılmaz, tam olarak böyle bir şey söylüyor değil aslında. Dediği:
“Panel için Amerika’ya gittiğimde önemli görevlerde bulunmuş şu anda danışmanlık yapan birisine ‘Bu işin arkasında CIA olabilir mi?’ diye sordum. ‘Eğer öyle olsaydı başarısız olmazdı’ dedi… ”
Devam ediyor:
“…Doğrusu ben de işin söylendiği kadar basit olmadığını düşünüyorum. Amerika’nın zamanında komünizme karşı öngörülen herkesin bildiği bir yeşil kuşak projesi vardı, sonra bu ılımlı İslam projesine dönüştü. Bu politikalar kapsamındaki taşeronlardan birisi de bu örgüt olabilir. Ama bu politikalar her zaman yönetimin resmi politikası değildir. Çeşitli düşünce kuruluşlarında, istihbarat örgütlerinde bu politikalarla ilgili sürekli senaryolar üretilir.
Zaman zaman Amerika’da CIA ile FBI, Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon sanki ayrı iki devletmiş gibi birbirleriyle mücadeleye girerler…”
Tercümesi -en azından benim anladığım- :
FETÖ pekala ABD’nin İslam coğrafyasındaki “yüklenici”si olabilir; “darbe girişimi” de bu kapsamda ihale edilmiş bir “iş” olabilir. Ancak, “asıl müteahhit” Amerikan devleti olabileceği gibi Amerikan -derin- devleti de olabilir!
ABD, kendisini “efendisi” varsaydığı dünyanın bundan sonrasına dair öngördüğü “dizayn” doğrultusunda kendi içindeki dengeleri-eğilimlere de bir nevi ayar veriyor; plan, proje ve ittifaklarını güncelliyor; mesela metot değiştiriyor, üslup değişikliğine hazırlanıyor olabilir.
***
Hem…
Bu pencereden ve bütün klişelerden azade olarak döndüğünüzde 15 Temmuz gecesine;
Başarı olmadığını da nereden çıkardınız?
Hedeflenen “iktidarı devirmek” değil de “darbe, devrilme ve hatta ölüm korkusunu iktidarın iliklerine kadar hissetmesini sağlamak” ise, Balyoz’un “kumpas” olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte etkisini kaybeden “darbe sopası”nı yeniden etkin hale getirebilmek için “kurgulandıysa” mesela;
“Başarısız” denilebilir mi o zaman da?
Öyle ya…
Bu topraklarda yapmak istedikleri daha çok şey var ama Erdoğan’ın yerine, eşdeğerde kitlesel güce sahip bir “lider adayı” bile ikame edemediler daha!
***
Fırat için buluştular
——-
Ege Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıfta okurken bölücü terör örgütü militanı/sempatizanı grubun saldırısı sonucu katledilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ölümüyle ilgili olarak açılan davanın 16’ncı duruşması dün görüldü.
Avukatların aktardığına göre;
Sanık vekillerinin yönlendirme çabaları… İfade değiştiren tanıklar… Birbirini tutmayan çelişkili beyanlar… Canilerin meydan okuması… Tehditler… Fırat’ın ailesinin isyanı…
Derken bu duruşma da bitti, gitti; 23 Ocak 2017’e ertelendi.
***
Fırat’ın katillerinin hak ettikleri cezalara çarptırılmasını, Fırat’ın okuduğu üniversitenin sınırları içerisinde, öğrenci kılıklı teröristler tarafından hunharca katledilmiş olmasında ihmalleriyle, gafletleriyle, teşvikleri, hamilikleri, ihanetleriyle sorumluluğu olan güvenlik görevlisinden rektörüne her kim varsa ortaya çıkarılması ve bedelini ödemelerinin sağlanmasını sağlamak elbette her şeyden önce sağlam, özverili, yılmaz bir hukuk mücadelesi gerektiriyor. Ama bu mücadelenin hukuksuzca sekteye uğratılmamasını sağlamak, bu manada takipçisi olmak, sahip çıkmak da herkesten önce ve çok Fırat’ın neferi olduğu Türk Milliyetçiliği davasının siyasi temsilcilerinin işi…
Siyasetin yargıya müdahalesi için değil ama kanaatim, hem aileye, hem arkadaşlarına, hem de bütün mesleki donanımlarını gönüllü olarak bu davaya adayan onlarca ülkü sahibi genç hukukçuya moral olması bakımından; onları mahkeme salonlarında daha sık ve daha çok görmek lazım sanki…
***
“Alevi misiniz? Sünni misiniz?” diye sorularak atanan öğretmenden, öğrencilerine karşı “din, ırk, mezhep ayrımcılığı yapmamasını” bekleyen bir naif toplumuz; -hâlâ öyleyiz- garip ama gerçek!
***
GÜNÜN SORUSU
—–
Cerattepe ÇED olumlu raporunun iptali için açılan dava Rize İdare Mahkemesi’nce reddedildi. CHP’li Erdal Aksünger’in dediği gibi “OHAL’de yağma serbest” mi?
yeniçağ