Dün, 15 Temmuz gecesi karşı karşıya kaldığımız alçaklığın arkasında ABD’nin bulunduğu iddiasına cevaben dillendirilen “Bu işin arkasında CIA olsaydı başarısız olmazdı” tezinin artan popülaritesinden bahsetmiş ve “iyi ama başarısız olduğunu nereden çıkarıyorsunuz” diye sormuştum ya…
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü danışmanlarından da olan Emekli Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, şüphemi destekleyen bir askeri strateji metoduyla cevap verdi. Aktarıyorum:
“Askeri stratejide ÖRTÜ ve ALDATMA PLANLARI vardır. Bu planın ana amacı; hasmınızı asıl niyet ve maksatlarınız hakkında yanıltıp, gerçek hedefinizi gizlemek ve bu yolla daha süratle, daha az zayiatla hedefinizi ele geçirmeye imkan sağlamaktır.
Yalnız ‘Örtü ve Aldatma Planı’nın başarıya ulaşması için çok önemli olan bir konu vardır. Bu da; ‘Örtü ve Aldatma Planı’nı icra edecek/eden birlik ve unsurların; bu harekatın düşmanı yanıltmak için yapılan bir örtü ve aldatma harekatı olduğunu BİLMEMESİ, tam aksine yapılan bu harekatın asli harekat olduğunu bilmesi/zannetmesi ve ona göre hazırlık yaparak büyük bir inanç ve gayretle icra etmeleridir. Bu harekatın asıl hedef ve niyetini bilen/bilenler ise sadece o emri veren komutan ve o emri hazırlayan karargah subayıdır.
Bu gerçekleşmezse plan başarıya ulaşmaz, hasmınız gerçek niyetinizi derhal açığa çıkararak önleyici tedbirleri alır ve sizin hedeflediğiniz amaçlarınızın gerçekleşmesine engel olur.
***
Buradan hareketle; bu darbe girişimi arkasındaki gücün düşündüğü asli amacın yani bu planın gerçek amacının; Türk Ordusunun ve devlet yapısının zayıflatılması, ülkemizde karışıklık çıkarılarak Büyük Ortadoğu Projesinde bizden beklentilerin ve bizden nelere evet dememiz isteniyorsa onların kolaylıkla gerçekleşmesi ile Türkiye’nin ve Türk halkının bu yolla kontrol edilmesi oldukça açıkken, bunu gerçekleştirecek yani planı icra edecek FETÖ elemanlarının ise bu planın amacının; bir darbe ile ülkenin kontrolünü ele geçirmek olarak bilmeleri ve bunun da ASLİ PLAN /HAREKAT olduğunu zannetmeleridir.
Yani FETÖ’nün darbe ile yaptıkları; ABD için bir ‘Örtü Aldatma Planı’nın icrası iken, FETÖ için asıl planın icrası olmasıdır.”
***
Özetle, bu plana göre;
FETÖ gerçekten de darbe yoluyla hükümeti devirip iktidarı tek başına ele geçirmek için çalıştı.
Ancak hamisi/destekçisi olan ABD’nin amacı başkaydı.
ABD darbeperest FETÖ’cüleri ve AKP’yi devirme arzularını kullanarak iktidarı darbe ile korkutmakla yetindi. Nihai amacı sindirmekti.
Ekizoğlu’nun dediği gibi;
“Herhalde şimdi bu lanet darbe girişiminin başarılı olup olmadığına” bütün taşların yerine oturduğu bir cevap verebiliriz öyle değil mi?
***
Alkış
—-
“Türk polisi” diye bir şey var hâlâ
——-
Her şeye rağmen varlar.
Marifet iltifata tabidir ama “iyi şeyler”i çoğaltabileceğini bile bile cimri davranıyoruz nedense bu konuda.
***
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra pusular, saldırılar, çatışmalar, intihar eylemleriyle tam manasıyla “kaos coğrafyası”na dönen Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının “tehdit” listesindeki ilk birkaç büyükşehirden biriydi Adana. Özellikle etnik ve dini kimlikler üzerinde derin kuyruk acıları bırakabilecek “kanlı provokasyonlar”la anıldı adı; İncirlik oradaydı, birçok bölgesi nüfus itibarıyla “Suriye’leşmiş” durumdaydı, hiç de azımsanmayacak bir “kripto PKK” yığınağı vardı vs. vs.
Dün dehşet içinde okuduğumuz “Adana’da katliam son anda önlendi” başlığıyla verilen ve 7 araçla, havaalanı, kaymakamlık, adliye, polis merkezleri gibi şehrin farklı noktalarına eş zamanlı saldırıya hazırlanan 4 terörist ile 21 kilo TNT, 1 kilo C4, taarruz tipi 2 el bombası ve çok sayıda ateşleme fünyesinin ele geçirildiği operasyonun haberini okurken filmi geri sardım;
Son 1 yıl içinde “kana bulanması planlanan seçim mitingleri”nden başlayarak benzeri ne çok tehlikeyi savuşturmuştu Adana polisi.
***
Başımıza geldikten sonra istihbarat zafiyeti tartışmaya bayılıp da, sayısız felaketin başımıza gelmesini önleyen istihbarat başarılarını alkışlamıyor oluşumuzdan utandım kendi adıma.
Zararın neresinden dönülürse kârdır…
Moral ve motivasyona en çok ihtiyaç duydukları günlerde, Adana Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek ve başta Terörle Mücadele olmak üzere idaresindeki ekipleri alkışlıyorum; küresel işgal senaryolarında Türkiye Cumhuriyeti için öngörülen kaos, iç savaş, etnik çatışma planlarını planlayanların kursağında bırakmakta büyük emeği olan adsız kahramanları onlar son dönemin…
***
“Rezalet mülkün temeli” (!)
—–
Hiç kimse gencecik bir adamın cezaevinde çürümesinden zevk almaz…
Ama sırf “gencecik” ve zengin, ve cezaevinde olmasa şahane bir hayat yaşayabilecek bir adam diye, İstanbul sokaklarında terör estirmeyi alışkanlık haline getirmiş, ehliyetini aldıktan sonra 28 defa trafik cezası yemiş, iki defa ehliyetine el konmuş birinin bilinen 29’ncu “vukuatı(!)”nda bir polisin ölümüne, bir polisin yaralanmasına sebep olduktan sonra salıverilmesine de “oh ne ala” dememizi beklemesin hiç kimse!
“Hız yapmadım” demiş; sevsinler! Kamera görüntüsü var öyle bir hızla çarpıyor ki çarptığı polis aracı havalanıyor adeta!
Ölen polisin eşi şikayetini geri çekmiş; şikayetin geri çekilmesi bir polisin katledildiği gerçeğini değiştiriyor sanki! Yahut 4 yaşındaki Metehan babasız kalmamış mı varsayılıyor mesela annesi şikayetinden vazgeçti diye!
Bir yandan trafik kazalarının ağır bilançosunu delil gösterip “terör” ifadesini kullanacaksınız, bir yandan da “cinayet gibi” kazanın failine “ödül gibi” tahliye verip “caydırıcılık” müessesesini felce uğratacaksınız.
Dün sosyal medya yazmıştı biri, haksız değil;
“Rezalet mülkün temeli” diye düşündürüyorsunuz zorla.
***
Üniversiteli terörist
—–
Adana’da 7 ayrı noktaya eşzamanlı saldırı hazırlığındayken yakalanan teröristlerden biri Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi çıktı. Sorum kampüslerdeki PKK yapılanmasını görmezden gelen, azgınlıklarını “öğrenci kavgası” diye niteleyen sözde gazetecilere:
Bu “üniversiteli terörist” planladığı katliamı yapsaydı da “sol görüşlü öğrenci” diye masumiyet halesine alabilecek miydiniz kendisini?
***
“Kumpas” Konya’da(!)
——-
Şimdiden duyuralım ki Konyalı okurlarımız işlerini ona göre ayarlasın.
Konya Türk Ocağı’nın yeni dönem ilk konferansını, Ağacın Kurdu kitabını da yazan emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel verecek.
Konu: 15 Temmuz’un Perde Arkası (Ve elbette Türk Ordusuna kurulan kumpaslar)
8 Ekim Cumartesi günü, saat 14.00’te, Konya Türk Ocağı Konferans Salonu’nda.
yeniçağ