Cerrahpaşa’daki ameliyat tecrübesinden sonra benzeri bir çok “hasta şikayeti” geldiğini paylaşmıştım.
Bu kez yazan bir doktor; Şükrü Birler. “Hükmümüzün daha adil olması için” yaptığı bilgilendirmeyi paylaşacağım bugün, ki madalyonun diğer tarafını da görebilelim.
***
İşte “parasız muayene” ve “bedavaya ilaç”ın perde arkası:
“2004’te SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve sağlık güvencesi olmayanları tek SGK çatısına toplayan hükümet, “sağlıkta reform” diye sistemi kökten değiştirdi. Doktorlar “performans” adı altında bir nevi rüşvetle sisteme katıldı. Hasta memnun, doktor memnun, döner sermaye ile bağımsız para harcayıp kendilerini fiziken yenileyebilen hastaneler memnundu.
Her hastaneye tomografi, ultrason gibi pahalı cihazlar alındı. İlaç firmaları tek alıcı devlet olduğu için eskiden 10 liraya sattıkları ilacı 1’e indirdi. SGK bütçesi giderek arttı; bütçesinin dengesini bozduğu söylenmeye başlandı.
Sonra?İlaca katkı, muayene katkı parası emekliden, çalışandan eczanelerde kesilmeye başlandı. Reçetesiz ilaç verilmez dendi; 1 liralık ilaç için katkı paralarıyla 15 lira ödemek zorunda kalınca bütçe iyileşti.”
*
Doktorluk yapmak suç!
Birler anlatıyor:
“Bir cildiye polikliniğinde günde 200 hasta muayene oluyor. Kimse, arkadaş 8 saat mesaide koltuğuna yapıştırsak bir doktor 8×60 =480 dakika; bir hastaya 2.5 dk düşüyor, “Hoş geldin, neyin var, ne zamandır var, başka hastalığın var mı, ameliyat oldun mu, ilaç kullanıyor musun, dur bilgisayara bunları gireyim, geç bir soyun muayene edeyim, sonrasında tüm verileri kaydedip şu tahlil ve filmleri istiyorum” dersem 2.5 dk.’da robot olsa yapamaz değil mi?
Ama sistem buna onay veriyor. Doktor da, “ben bu işi kendime saygısızlık addederim, yıllarca okudum, zekiyim, başarılıyım, ama bu şekilde hastayı 2 dakikada değerlendirecek dünyada bir tek ben varım, rekorumu geliştirip inşallah en kısa sürede 1 dakikaya indireceğim” demiyordur.
Ama eğer “hastaya standart 20 dk. ayırmam lazım, adam gibi muayene edip değerlendirmem, kayıtlamam için bu gerekir, hatta bazen komplike hastada bu 1 saati de bulabilir” derse, “randevularımı buna göre ayarlayın ve artan fazla hastaya randevu vermeyin” derse SABİM hattı ne güne duruyor! Şırak soruşturma! “Sen kendine has kurallar mı koyuyorsun? Maaşın imam maaşı kadar onu al performansı hak etmiyorsun” derler.
Sen hekim olarak arkadaşın 8-9 bin lira alırken 2500 liraya talim et, idare de tepende yumruğuyla her an açığını arasın, sürmek için yer beğensin, bu durumda sistemin dışına çıkmaya cesaret et bakalım görelim…”
*
“Cerrahi manyağı” mı olduk?
Birler’in aktardığına göre;
“2004’te sistem değişmeden önce Türkiye’de yılda 800 bin ameliyat yapılırken, 2005’te rakam 1.200.000, 2006’da 2.400.000’e çıktı.”
Peki ne oldu da “insanlar aniden cerrahi manyağı oldu” veya öyle mi oldu?
– Bölümde 3 cerrahsınız. Biri hastayı dinliyor, muayene ediyor, tetkik gerekirse yapıyor ve gerekirse ameliyat ediyor. İkinci, hastayı muayene etmiyor, tetkik istiyor rapora göre idare edebilecek bir hastalığa ameliyat öneriyor. Hastayı ameliyat ediyor. Ameliyatta bir takım protez cihaz kullanıyor ve firmadan bunun karşılığı avanta olarak nakit ya da hediye-yurt içi dışı geziler, arabanıza lastik, bakım, artık Allah ne verdiyse… Başhekim “benim en iyi cerrahım, en çok ameliyat yapanım” diye o arkadaşı tebrik ediyor.”
*
“Ben bu oyunu bozamam”
Peki bir doktor “ben bu oyunu oynamıyorum” derse ne olur?
Türkiye’de, bir doktorun mesleğini bağımsız yapabilmesi neredeyse imkansız gibi Birler’e göre:
“Muayenehane açmanız üniversite açmak için istenen şartlardan daha ağır. Diyelim ki açtınız, maddi manevi şartları zorladınız, diyelim hasta da geldi… Hasta ameliyat olmayı, istediğiniz parayı da vermeyi kabul etti.
Nerede ameliyat edeceksiniz?
Devlet diyor ki bir özel hastanede kadron yoksa sen Türkiye’deki hiçbir hastanede ameliyat yapamazsın.”
*
“Türkiye’de herkes boğazından esir alınmış; ahlaksızlık normalleşmiştir…
Dr. A. Şükrü Birler
*
Bir Rus Savaş Uçağı Düşürmenin Anatomisi
Soğuk Savaş süreci dahil NATO üyesi bir ülke tarafından düşürülen ilk Rus savaş uçağının bilinmeyen gerçeklerini yazmış -kendisi de 36 yıllık savaş pilotu olan- emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş.
Analiz faslına, olayın ‘a-b-c’sinden, yani angajman kurallarından başlayarak radar sistemlerine kadar her türlü teknik kavram-detaya dair bilgilendirdikten sonra geçtiği için kolayca kavrayabiliyorsun meseleyi.
Hele ki siz de “Peki biz bu özrü niye diledik” diye düşünenlerdenseniz bugünlerde, mutlaka okuyun derim…
yeniçağ