Temiz yürekli, iyi niyetli, gerçeği arayan gazeteciler, dik durmaya çalışan aydınlar, “Başkanlık olursa Türkiye bölünmekten kurtulacak mı, terör duracak mı, şehitler tabutlar içinde baba evlerine gelmeyecek mi, rüşvet, hırsızlık, soygun, devleti hortumlama duracak mı, şehir rantından yandaş işadamı peydahlatmak için kentlerde tek bir yeşil alan bırakılmadı, sıra denizleri doldurup üstüne tek tip çirkin beton yığmaya geldi; bu yağma, bu talan, bu arsızlık, bu haram iştah duracak mı?” diye soruyorlar.
Yanlış soru oluyor.
Doğru soru; “Terörü bitirmek istedin de elini tutan mı oldu? İşsizliği sıfırlayacak yerli ve milli bir kalkınma modeli buldun da sana parlamenter sistem mi engel koydu?” olmalıdır.
* * *
“Başkanlık” diye tutturdular.
Kahrolsun Parlamento.
Yaşasın başkanlık!
2016 yılının narkozu:
Parlamenter sistem teneke.
Başkanlık sistemi pırlanta.
Narkozu dağıtmak için soruyu;
“14 yıldır parlamenter sistem sayesinde o koltuklarda oturdunuz, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, müşavirler oldunuz, elinizi tutan mı oldu? İşsiz oğlunuz vakıf sahibi armatör, damadınız bakan olurken parlamenter sistem iyiydi, şimdi neden kötü oldu?” diye sormak gerekli.
* * *
Yalana bak!
Sanki bir formül buldular.
Bu formül Türkiye’yi bütün dertlerinden kurtaracak. Fakat “parlamenter sistem” duvar oluyor.
Bu yalanı yayıyorlar.
Arabistan’a umreye gidiyorlar.
Bu yalanla dönüyorlar.
TV’lerde açık oturuyorlar.
Bu yalanı yayıyorlar.
Türkiye’yi uçuracağız.
Terörü durduracağız.
PKK’yı bitireceğiz.
Kandil’i dağıtacağız.
ABD ile Rusya’yı Suriye ile Irak’ta “Kürdistan kurulmasına destek olmaktan” caydıracağız. Türkiye’nin doğusunda ve batısında, köyünde ve kentinde kardeşlik duygusu ile birlikte yaşama arzusunu yenileyeceğiz.
Yoksulluğu bitireceğiz.
Bölgesel kalkınmışlık uçurumunu kapatacak, milli geliri artıracak, büyümeyi hızlandıracak, cari açığı, cari fazlaya döndürecek, Türkiye’yi Almanya yapacak, yüksek faizli dış borçla Türkiye’nin soyulmasını engelleyecek, alev olmuş işsizliği bitirecek, hukukun üstünlüğünü öne geçirecek, hakim ile yargıcı iktidarın iki dudağı arasından çıkan emirden kurtarıp özgürleştirecek, seçim sistemini soysuzlaştıran yüksek barajı indirecek, partiler yasasını değiştirip milletvekillerini “parmak kaldırıp parmak indiren lider kuklası olmaktan” kurtaracak, eğitim sisteminde bekleneni yapıp öğretmeni mutlu, öğrenciyi mutlu, veliyi mutlu kılacak ve Türkiye’yi iyi eğitimli ve yüksek ahlaklı insan kaynağına kavuşturup, teknolojik buluşlarla kalkındıracak…
Bütün bunları yapacak.
Fakat elini tutan var.
* * *
Soruyu doğru sormalı: “Ne yapmak istediniz de olmadı, elinizi kim tuttu?” Başbakan otursun diye yapılan Saray’a taşındınız, ses çıkartan mı oldu?
İsrail kadar olamadık!
İsrail Başbakan’ın eşi Sera Netanyahu, “Devlet imkanlarını kendi özeline aktararak yolsuzluk yaptığı” iddiasıyla emniyete çağırıldı, savcıya ifade verdi. Sera Netanyahu, “başbakanlık için alınan bahçe mobilyalarını kendi evine taşımak, evinde elektrik işlerini yapan adamın maaşını devlete ödetmek” gibi iddialarla sorgulandı. Cumhurbaşkanın eşi Emine Erdoğan, geçen ay, Sakarya Üniversitesi’ne gitti, özel bir toplantıda özel bir konuşma yaptı. Ama Üniversiteye devletin helikopteri ile gitti. Bu haberi SÖZCÜ muhabiri Deniz Ayhan yazarak topluma duyurdu. Ne savcılık harekete geçti, ne soran, sorgulayan oldu! İsrail kadar olamadık!