Küba devriminin efsane lideri, emperyalizme diz çöktüren ve Mustafa Kemal Atatürk hayranı Fidel Alejandro Castro Ruz, 25 Kasım 2016 tarihinde 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. 31 Aralık 1958 tarihinde diktatör Fulgencio Batista’nın ülkeyi terk etmesiyle, 1 Ocak 1959 tarihinde Küba devrimine liderlik eden Fidel Castro, emperyalist ABD’nin tüm engelleme ve sayısız suikastlarına karşın, yaklaşık elli yıl boyunca ülkesini yönetti. Devlet yapısında yeni düzenlemelerin geliştirildiği bu yönetim sürecinde, güçlü ve merkezi bürokrasiye dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki yönlendirici rolünü sürdüren Fidel Castro, sömürülemeyen Küba’yı 21. yüzyıla taşımayı başarmıştır.
Fidel Castro’nun mutlu insanların ülkesi Küba için yaptıkları saymakla bitmez.Nüfusu yaklaşık 12 milyon olan Küba’da okuma yazma oranı %100 ve herkes için dokuzuncu sınıfa kadar eğitim zorunludur.Büyük bir eğitim seferberliği başlatılmıştır, herkes sağlık ve eğitim hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaktadır. Kurulan üniversitelerde özellikle tıp eğitimi çok başarılıdır. Küba, Latin Amerika ve üçüncü dünya ülkelerine binlerce doktor gönderen ve bu ülkelerden gelen 17.000 tıp öğrencisine ücretsiz eğitim veren küçük ama büyük bir ülkedir.
Koruyucu hekimlik dalında çok büyük bir aşama gösteren Küba’da, ortalama yaşam süresi kadınlarda 77, erkeklerde 75 yaşına kadar yükselmiştir. ABD’de binde 12, Türkiye’de binde 80 olan çocuk ölüm oranları, Küba’da binde 6 olmuştur. Akciğer kanseri aşısını Kübalı doktorların bulması tesadüf değildir. Ülkede her 100-120 aileye bir doktor düşmektedir. İşsizliğin olmadığı Küba’da, her aileye, ailenin büyüklüğüne göre konut tahsis edilmektedir.
Sağlıklı bir kuşak ve devrimin kültürel anlamda yerleşmesini sağlamak amacıyla onbinlerce spor kompleksi, kültür merkezi ve enstitü açılmıştır. Sanatsal etkinlikleri düzenleme ve yaygınlaştırma amacıyla kurulan kültür merkezleri bünyesinde sanat okulları açılmıştır. Kültür merkezleri aynı zamanda, sanatı kullanarak ahlaki, kültürel, politik ve sosyal değerler kazandırmayı da amaçlamaktadır. Toplumsal yaşamla iç içe olan öğrencilere sanat ve spor eğitimi verilmektedir. Öğrenciler için derslerden sonra haftada en az altı saat sanat çalışması zorunluluğu getirilmiştir. Küba’da her üniversitede güzel sanatlar akademisi bulunmaktadır.
Sendikalaşma oranının %95 olduğu Küba’da çalışanların %60’ı, parlamentonun yarısı kadındır. Milletvekilleri maaş almazlar, sadece yasama etkinliklerine katıldıkları zaman, çalıştıkları kurumda izinli sayılır. İnsanların kentlerle, kentlerin doğayla barış içinde olduğu Küba’da, insan ruhunu strese sokan kent hareketliliği yoktur. Çünkü kapitalizmin tüketim odaklı yaşam biçimi yerine, sosyalizmin yaşam odaklı bir toplum düzeni kurulmuştur Küba’da. Her ailenin gıda karnesi ve sağlıklı beslenme hakkı anayasal güvence altına alınmıştır.
“Tanrının Türk milletine en büyük hediyesi Atatürk’tür” diyen Fidel Castro, 1996 yılında Habitat Zirvesi için ülkemize geldiğinde şu mesajı vermişti: “Biz devrimciliği, devletinizin devrimcisi Atatürk’ten öğrendik. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ben asla başaramazdım. Asıl devrimci Atatürk’tür. Ben de devrim gerçekleştirdim ama Kemal Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım. Atatürk’e ve devrimlerine hayranım. Sakın kendinize başka esin kaynağı, başka bir önder aramayın.”
Fidel Castro’nun söylediği şu sözler, emperyalizmi henüz tanımayanlar için çok önemlidir: “ABD ve AB destekli Türkiye’deki olayları yakından izliyorum. Sizin oradaki PKK öncülüğünde süren Kürt hareketi, ABD’li Yankee’nin petrol bekçisidir..”
Fidel Castro, arkasında zengin bir ülke bırakmadı ama emperyalistlere boyun eğmeyen, onurlu ve mutlu bir toplum bıraktı. Güle güle Castro, senin gibi büyük bir devrimciyi asla unutmayacağız, ışıklar içinde uyu…
İlk Kurşun Gazetesi, 28 Kasım 2016.