Yıllardır yazıp söylüyor, “Tayyip Erdoğan’ın kesesi yok… Var dedikleri kese halkın cebidir…” diye bağırıyordum.
İnanmadınız.
Ne oldu?
Net ortaya çıktı.
Tayyip’in kesesi yok.
Vergi yağıyor.
Zamlar sel oldu.
Önce kese dolacak.
Sonra asgari ücretli, emekli, polis, öğretmen, memur, öğrenci, çiftçi, esnaf, sanayici, tüccara, seçim öncesi verdiği “gelir artırıcı” sözler üzerine “üleştirme” başlayacak. Hemen propaganda makinesi de çalışıp, “Tayyip Bey, kesenin ağzını açtı, sadece millleti düşünüyor, imanlı, inançlı adam…” algısı yaratılacak.
Bu arada!
Enflasyon da ipini kopardı.
Fiyatlar patladı, patlayacak.
Tayyip damlayla verecek.
Kepçeyle geri alacak.
* * *
Günü iyi izleyin.
Göreceksiniz.
Ayrıntıda kalan haberlere dikkatle bakınca kesenin yine “vur abalıya” modeliyle ağır yükün yoksullara bindirilerek doldurulduğunu da göreceksiniz.
Elektriğe yüzde zam köklendi.
Bütün dünyada petrol düşüyor.
Doğalgaz düşüyor.
Kömür fiyatı düşüyor.
Elektrik fiyatı da düşüyor.
Türkiye’de elektriğe niçin zam?
Enerji Bakanı yapıldı, Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak bu soruya çok net, anlaşılır, kabul edilebilir bir cevap veremiyor.
Ne diyecek?
Kese dolduruyoruz.
Elektriğe zam kökledik.
Bunu mu diyecek?
Pasaport bedeline zam.
Sürücü belgesine zam.
Motor hacmine zam.
Emlak vergisine zam.
Gelir vergisi tarifesine zam.
Veraset vergisine zam.
İntikal vergisine zam.
Sigaraya yüksek zam.
Rakıya, şaraba zam.
Cep telefonu ÖTV’sine zam.
Telsiz ücret tarifesine zam.
Köprü geçişine zam.
Otoyol sürüşüne zam.
Yılbaşından bu yana (40 gün gibi kısa zamanda) yağmur olup gelen bu zamların hemen tamamı “Tayyip’in kesesini halkın sırtından doldurma“ bayat modelidir.
Kese dolacak ki!
“Tayyip Reis keseyi açtı” diye propaganda yürüsün.
Zamları Başbakan Davutoğlu hükümeti yapıyor fakat “kesenin ağzını açan” Cumhurbaşkanı Erdoğan diye yazılıyor. “Türkiye modeli başkanlık” dedikleri işte bu olmalı.
* * *
“Revize” diye ibiş, ukala, kendini bilgili gösteren Batı özentisi aktarma bir deyim bulmuşlar. Programlarda “revize yaptık…” diye milleti uyutup “kese doldurma zamlarını” gözlerden kaçırıyorlar.
Bekleyin!
“torba yasalar” gelecek.
Benzemeyen konular, gece yarısı ansızın, aynı torbaya sokulacak.
Torbadan keseye damlalar!
Meclisimiz çalışıyor!
Sırada vergiler var.
Zorunlu Trafik Sigortası’na da çok yüklü zam geliyor. Bastırıp parayı Zorunlu Trafik Sigortası yaptırmazsan, arabanla kaza yaptığında feleğin şaşacak. Son söz; Tayyip Erdoğan’ın millete para dağıtacak bir kesesi yok. O kese milletin vergi ve zamlarıyla doluyor.
Sultanahmet Suriye!
Sultanahmet’te 44 metre kare oturumlu 2.5 kat 90 yıllık bir eski İstanbul evinde oturuyorum. Evim dün feci patlamanın olduğu noktaya 100 adım uzaklıkta. Patlamanın şiddetiyle evim sanki yarım metre havaya kalktı, geri temelleri üzerine indi. Her gün; sabah çok erkenden yürüyüşe çıkarken, kahvaltı sonrası günlük gazeteleri bayiden alıp dönerken, akşamları da bir yere gideceksem tramvay istasyonuna yürürken patlamanın olduğu yerden 3 kez geçerim. Etraf sivil polis, sivil koruma, sivil belediye zabıtası kaynar. Fatih Belediyesi’nin sivil giyimli zabıtaları her gün sabah saat 09.00 sıralarında patlamanın olduğu o noktanın bitişiğinde “günlük koruma planı konuşmalarını” bitirir, görevlerini yapmak üzere dağılırlar. Buna rağmen Sultanahmet Suriye oldu! Nasıl oldu? Hikaye anlatmayın. Gerçeği söyleyin.