THY’nin İstanbul-Makedonya uçağı… Hostes bir el arabası içinde gazete dağıtıyor.
Ön sırada oturan CHP Trabzon Milletvekili Halûk Pekşen, hostese:
“Kızım bana bir SÖZCÜ ve bir Cumhuriyet Gazetesi ver” diyor.
Hostes “İki gazete de yok efendim” diye cevap veriyor.
“Neden yok?”
Hostes ezilip büzülüyor:
“Bilemiyorum efendim, uçağa alınmıyor!”
Halûk Pekşen “Ben biliyorum” diye gürlüyor ve ekliyor:
“Nasıl bir yönetimdir bu? Nerede okunmaz gazete varsa uçaklara dolduruyor, yolcuların okumak istediği gazeteleri uçağa almıyor. Utanılacak bir durum!”
* * *
Türk Hava Yolları yönetiminin taraflı tutumuna bizzat tanık olan Halûk Pekşen, bu haksızlığa isyan ediyor ve Başbakan Binali Yıldırım’ın cevap vermesi istemiyle Meclis Başkanlığı’na bir soru önergesi veriyor.
Önerge özetle şöyle:
“Anayasa’nın 28’inci maddesine göre basın hürdür, sansür edilemez. Devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Buna rağmen, SÖZCÜ ve Cumhuriyet’e karşı bizzat yürütme organının etkisiyle ayrımcılık yapılmaktadır.
Meydanlarda sürekli kardeşlik, birlik, dayanışma vurgusu yapılmasına rağmen, demokrasinin çok önemli bir dayanağı olan medyaya yönelik yapılan ayrımcılık devam etmektedir.
Anayasa, halkın özgür biçimde haber almasına ve haber, düşünce ve kanaatlere serbestçe ulaşmasına hükmetmesine rağmen halen THY uçaklarında SÖZCÜ ve Cumhuriyet gibi gazetelerin dağıtılmaması, kamu ilanları verilmemesi çok ciddi bir Anayasal hak ihlalidir!”
Türkiye’de en fazla fiili satış yapan SÖZCÜ ve Cumhuriyet gibi gazetelerin THY uçaklarında dağıtılmamasının sebepleri nelerdir?
En fazla satış yapan gazeteye kamu ilanı ve ulusal bayramlarda kutlama ilanı verilmemesinin sebepleri nelerdir?”
Halûk Pekşen’in haklı sorularına bakalım Başbakan Binali Yıldırım ne cevap verecek?
Ya da cevap veremeyeceği için susmayı mı tercih edecek? Bekleyelim, göreceğiz!
Darbe fırsatçılığı mı?
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan ve Bakanların konuşmaları gayet güzel… Fakat, sadece güzel olmakla kalıyor. Fiili durumda değişiklik yok!
Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Adli Yıl açılışında söyledikleri, herkesin kabul edeceği nitelikte sözler ama uygulamalarda bunlar görülmüyor.
Erdoğan’ın sözlerinden bir bölüm şöyle:
“FETÖ denilen hain yapı, sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını, hukukunu yok sayan anlayışları sebebiyle milletimizin gönlünde zaten mahkûm olmuştu.
Bundan sonra bizim daha çok farklı çalışmamız lâzım. Hiçbirimizin, ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur.
15 Temmuz öncesi başkadır, sonrası bir başkadır. Öyle olmak zorundadır.
Şahsım dahil, kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem, böyle anlarda 15 Temmuz şehitler listesine bakmalarıdır.”
* * *
Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerine katılmayan herhalde olmaz. Tespit doğrudur ama bakıyoruz, ülke yönetimi, söylenenlere pek benzemiyor ve sorunlar devam ediyor.
Kılıçdaroğlu “Yeri geldi bağrımıza taş bastık, sesimizi çıkarmadık. Bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için… Ama biz bunu yaparken, birileri ‘darbe fırsatçılığı’ yapıyor.” diyor. Önemli bir iddia!
TEBESSÜM
Vefa ve sevgi yüklü bir öykü
Can Pulak’tan bir hikâye…
Yaşlı bir adam, sabah erkenden evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletin çarpmasıyla yere yuvarlanarak hafifçe yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağlık kurumuna ulaştırmışlar. Hemşireler ilk tedaviden sonra “Biraz bekleyin, röntgen çekerek bir kırık ya da çatlak olup olmadığını inceleyelim” demişler. Adam huysuzlanmış:
“Çok acelem var, gitmem gerek. Röntgen filan istemiyorum.”
“Aceleniz nedir beyefendi?”
“Karım huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim. Gecikmek istemiyorum.”
“Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz.”
“Ne yazık ki karım Alzheimer hastası. Hiçbir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu bilmiyor.”
“Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?”
Adam buruk bir sesle cevap vermiş:
“Ama ben onun kim olduğunu biliyorum!”
Günün Sözü
Koyun sürülerinin kaderi!
Çobanı, köpeği, kurdu,
sahibini hep onlar besler!