Tarih: 29 Kasım 2010.
Kaynaklarının gizliliğini koruyarak hükümetlerin hassas belgelerini yayınlayan uluslararası organizasyon olan “WikiLeaks” adını ilk kez duyduk.
WikiLeaks’in bu tarihte yayınladığı diplomatik belgeler dünya çapında ses getirdi.
Julian Assange, WikiLeaks’in görünen yüzüydü. Bu gizli belgeleri yayınlamak için dünyanın çeşitli yerlerindeki muhalif gazetecilerle işbirliğine girdi.
Türkiye’deki adres, Balyoz-Ergenekon kumpasının basın merkezlerinden Taraf gazetesiydi!
Dünya o dönemde kumpasın merkezi Taraf’ın gerçek yüzünü tanımıyordu. Assange belgeleri Taraf’tan Yasemin Çongar’a verdi.
Taraf belgeleri sansürleyerek yayınladı; Erdoğan’ı ve Fethullah Gülen’i koruyarak yazı dizisi yaptı.
Assange, Türkiye’deki ilişkilerinde hata yaptıklarını anladı; Türkiye’de CIA’nın eline düşmüşlerdi!
Peki.
Bizler, WikiLeaks belgelerinin Türkiye ile ilgili belgelerini kimden öğrendik:
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun birlikte kaleme aldıkları; “Sızıntı” ve“Mahrem” kitaplarından!
Yani, bilgi aldığınız gazeteciyi tanıyacaksınız; yoksa kandırılırsınız!
Yani, bilgi aldığınız gazeteyi tanıyacaksınız; yoksa kandırılırsınız!
Bu uzun girişten sonra, bugün dünyanın konuştuğu Panama Belgeleri konusuna gelebiliriz…
Panama Belgeleri’nde; Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko’nun, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud’un, hatta İngiltere BaşbakanıDavid Cameron’un babasının gibi onlarca devlet yöneticisinin adı geçiyor.
Ancak…
Şu ana kadar sızan belgelerde, Putin ile Esad’ın adı yer almamasına rağmen,haberlerin ilk sayfasını bu iki isim süslüyor! Bu iki lidere saldırı dolaylı isimlerle bağlantı kurarak sağlanıyor.
Keza… Avrupa Birliği’ne kafa tutan İzlanda Başbakanı Gunnlaugsson gibi isimler de var…
Haliyle süreç bir operasyon kokuyor.
Meseleyi açayım…
Hangi gazeteci
Panama Belgelerini de yine gazeteciler ortaya döktü.
Fakat…
Rusya/Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov; belgeleri inceleyerek açığa dökenUluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) için “kendilerine gazeteci topluluğu diyen bu grubu tanıyoruz” dedikten sonra, “Asıl meslekleri gazetecilik olmayan birçok gazeteci var. Bunlardan birçoğu ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, CIA’nın ya da diğer istihbarat servislerinin eski çalışanları” dedi.
Yani, “her gazeteci kimliği taşıyanı ya da her gazeteci kurumunu medya sanmayın” demeye getirdi!
Ayrıca…
WikiLeaks de Panama Belgeleri’ne mesafe koydu. Panama sızıntısını şöyle deşifre etti:
“Putin’e saldırı, Rusya ve eski SSCB’yi hedef alan OCCRP (ABD Organize Suç ve Yolsuzluk İhbar Etme Projesi) tarafından hazırlandı; ve USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) ile Soros (Vakfı) tarafından finanse edildi. OCCRP iyi işler çıkarabilir, ancak ABD yönetimi Putin’e yönelik Panama Belgeleri saldırısını doğrudan finanse ederek kendi erdemini ciddi anlamda baltalıyor.”
WikiLeaks ayrıca Panama sızıntılarının kamuoyuna duyurulması için çalışan gazetecilere de “Kimi iyi gazeteciler var ama dürüstlük örneği değiller” diyerek tavır koydu.
Kısacası WikiLeaks de, Rusya gibi düşünüyordu.
Kuşkusuz… Panama Belgeleri gerçek. Ama “bir görünmez el” -tıpkı bir dönem Taraf gazetesinin yaptığı gibi- Panama Belgeleri’ni operasyonel amaçlı kullanıyordu!..
Asıl mesele
Hatırlayınız…
Amerikan büyükelçileri ve konsoloslarının resmi yazışmalarını belgeleriyle ortaya seren WikiLeaks ABD’de büyük rahatsızlık yarattı.
Beyaz Saray belgelerin gerçek olduğunu kabul etti; ancak basının ülke güvenliğini ilgilendiren belgeleri yayınlamasını kınadı.
Dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton “bu belgelerin ifşa edilmesi aynı zamanda uluslararası topluma yönelik de bir saldırıdır” diyerek belgeleri yayanlara sopa gösterdi.
ABD’li Savcı Eric Holder, WikiLeaks’in ülkenin ulusal güvenliğini, istihbarat kaynak ve yöntemlerini tehlikeye attığını söyleyerek Julian Assange’ı hedef gösterdi.
ABD’ye giderse başına geleceklerden korkan Assange kaçak bir hayat sürdürürken; 2010 yılının Ağustos ayında kendi istekleriyle birlikte olan Anna Ardin ve Sofia Wilén isimli iki kadının kumpasıyla kaçak durumuna düştü.
Sadece ABD değil onun müttefikleri de rahatsız oldu. Örneğin…
İngiltere Savunma Bakanlığı, İngiliz basın kuruluşlarına bir mektup göndererek belgeler konusundaki hassasiyetini bildirdi. Andrew Vallance imzalı mektupta, basının belgeleri yayınlamadan önce bakanlıktan tavsiye alması istendi. Gazetecilere; “açıklanan bilgilerin olası sonuçlarının, yaşayan ve çalışan Britanyalıları tehlikeye sokabileceğini ve bu tip bilgilerin yayınlanmasının sosyal patlamalara yol açabileceğini hatırlatmak isterim” sözleriyle uyarıda bulundu.
Durum gösteriyor ki:
Bir; ABD ve Avrupa kendi işine gelmeyen sızıntıları pek sevmiyor.
İki; sızıntı kaçınılmaz ise bunu siyasi düşmanları aleyhinde bir kampanyaya dö-nüştürerek fayda sağlıyor. İşte Panama Belgeleri de bu işe yaradı.
Ama bu Panama Belgeleri’ni görmezden geleceğimiz anlamına gelmiyor. Türkiye’de bu mesele çok ilgi görmese de sanırım bu konuya daha çok değineceğiz.
Çünkü, belgelerin ortaya çıkardığı gerçek şu:
Neoliberalizm/vahşi kapitalizm çöküyor!