Diyarbakır’ın merkezi olan Sur ilçesinde dün 3 şehit daha verildi. Daha da verileceği anlaşılıyor.. PKK’nın hendek ve barikat kurduğu il ve ilçelerde bugüne kadar verilen şehit sayısı 200’ü çoktan aştı, 250’ye doğru gidiyor.
Mehmetçikler, polisler ne uğruna şehit oluyor? Vatanın, milletin ve devletin “Sur”larını korumak için değil mi?
Suriye halkının düşürüldüğü duruma düşmeyelim diye, çocuklarımız, ama Ege’nin ama Akdeniz’in ama Karadeniz’in sularında Suriyeli çocuklar gibi can vermesin diye, gençlerimiz, kadınlarımız köle pazarına düşmesin diye değil mi?
***
Uzun yıllar AKP’nin sözcülüğünü yapan Hüseyin Çelik, bu tablonun sebebini net bir şekilde açıkladı. Çelik, “PKK, silahları bırakıp ülkeyi terk etmek yerine, kentlere yerleşti. Çözüm sürecine zarar gelmesin diye de, iyi niyetli olarak valiler, kaymakamlar, polisler, askerler de elleri kolları bağlı beklediler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın olduğu Çözüm Süreci toplantılarında olacakları anlattık ama Çözüm Süreci romantizmine kapılan arkadaşlarımızın tepkisini aldık” dedi.
***
Gerçi Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı iken bir lisede yaptığı konuşmada, AB’ye girince zaten sınırların ortadan kalkacağını söylemiş, “Paranız varsa gidip Londra’nın yarısını satın alabilirsiniz. Hiçbir engel yok” demişti.
2003 yılında Başbakanlık yapan Abdullah Gül ise 20 bin dolara vatandaşlık satarak nakit sıkıntısını gidermeyi düşünüyordu. Biz de “Diyelim ki, Türkiye’den mübadele ile gönderilen Rumlar ve tehcirle gönderilen Ermenilerin torunları, yeniden vatandaşlık istedi. Ne yapacak Gül? Kabul mü edecek?” diye sormuştuk.
İkiz yasalara, Türkiye adına imza koyan Büyükelçi Volkan Vural, 2008 Eylül ayında da Neşe Düzel’e yaptığı açıklamada “Devlet Ermenilerden özür dilemeli, Ermeni ve Rumlar tekrar eski topraklarına dönsün, tekrar vatandaş olsun” demişti. Vural, daha sonra da Ermenilerden özür dilenmesini, sınırın açılmasını ve gelenlere vatandaşlık verilmesini de önermişti.
Ömer Çelik de Kültür Bakanı olarak Moskova’dan çağrıyı yapmış ve “Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk eden Hıristiyan ve Yahudiler var. Hepsine ‘Ülkenize geri dönebilirsiniz’ diyoruz” demişti.
Yine Fener Rum Patriği Bartholomeos, 7 Mayıs 2000 günü, “Türkiye’nin AB’ye üyeliği, Anadolu’da önceden var olmuş Hıristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde yeniden Hıristiyanların yaşamasına izin vermelidir” diye bir açıklama yapmıştı.
***
Biz bu verilere dayanarak “Açılım saçılım derken, Türkiye’nin nüfus yapısıyla da oynanıyor, haberiniz olsun!” yorumu yapmıştık.
2010 yılında Maliye Bakanlığı’nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte “Yabancılara Kent Projeleri” yöntemi ile gayrımenkul satışı için çalışma yaptığı açıklanmıştı. Maliye ve Turizm Bakanlıkları, 20 ilde söz konusu projelerin hayata geçirilebileceği arazileri araştırmaya başlamıştı.
Son olarak Ağaoğlu şirketlerinin başkanı Önder Halisdemir, Ağaoğlu’nun “İkinci Vatan Programı” ile Türkiye’den belirli bir tutar gayrımenkul alan dünya vatandaşlarının hiç uğraşmadan oturma iznine, 5 sene sonrasında ise vatandaşlık hakkına sahip olma imkânı sunulduğunu açıkladı! Halisdemir, “Bu programla, bir milyon dünya vatandaşını ülkemize almayı hedefleyerek ekonomimize asgari 350 milyar dolarlık bir katkı sağlanması mümkün” diye konuştu.
***
Şimdi soruyu tekrar soruyorum:
Cizre’de, Şırnak’ta, Silopi’de ve Diyarbakır’da ve diğer il ve ilçelerde Mehmetçiklerimiz, polislerimiz ne için şehit düşüyor?
Vatanı daha kolay satsınlar, para kazansınlar, bu arada nüfus yapısını da değiştirsinler diye mi?
Sahi Türklerin gidecek ikinci vatanı var mı?
yeniçağ