… Adına İnsan denilen yaratık, etten, kemikten, sinirlerden, damarlardan ve organlardan ibaret… Bizi biz yapan ise beynimiz, gönlümüz, ruhumuz… Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, yaşadığı coğrafyanın etkisiyle, saçı, kaşı, göz ve ten rengi hatta vücut yapısı değişkenlik gösteren bu İnsan denilen yaratıkların hepsi mutlu olmak istiyorlar…
… Mutsuz olmak isteyen insan var mı dünyada? Herkes mutlu olmak istiyor. Sevmek, sevilmek, yuva kurmak, başarılı olmak, çocukları ile güzel günler geçirmek, tatile gitmek, dünyayı gezmek, istediklerini ve ihtiyaçlarını alabilmek, sıkıntı çekmeden huzur ve güvenlik içerisinde yaşayabilmek istiyorlar… Fakat dünya tehlikeli bir yer!
… Muhtemelen ilk insanlar doğada varlıklarını koruyabilmek ve hayatta kalabilmek için çok çileler çektiler. Ve bu sebeple de çeşitli savunma teknikleri ürettiler. Zira her icat bir ihtiyaçtan doğar… O çağlardan bu çağlara kadar da adına insan denilen bu yaratık, ihtiyaçlarına göre birçok icatlar üretti. Fakat ruhları kararmış ve adına insan denilen yaratıklardan farklılaşmış birtakım yaratıklar, bu icatları kendi hedefleri için kullanmaya başladılar.Dünyayı yönetmek istediler. Hükümdar olmak istediler. Mutlak güç ve kudret sahibi olarak tüm adına insan denilen yaratıkları yönetmek istediler. Ve halen de bunun için dünyanın her yerinde yönetimi ele geçirebilmek için her türlü çılgınlığı yapıyorlar…
… Öte yandan işin birde dinler açısından bazı yönleri de var… Netice itibari ile hangi ülkeden, hangi dinden, hangi dilden ya da renkten olursa olsun insanlar ikiye ayrılmış durumdalar. Birileri hükümdar olmak ve kudret sahibi olarak yönetmek isterken, birileri de sadece mutlu olmak istiyorlar. Huzurlu bir ülkeleri olsun, sağlıkları yerinde olsun, severek yapabilecekleri bir işleri olsun, ceplerinde paraları olsun ve istedikleri ile ihtiyaçlarını rahatlıkla alabilsinler. Adına insan denilen yaratık bunlara sahip olduğunda daha zararsız bir yaratık oluyor… Tüm dünya devletlerinde bütün yöneticiler hakikaten insanlara bu imkanları verebilmek için çalışsalar bu dünya daha yaşanır bir yer olacaktır… Şu halde ise üç gün Cennet, dört gün Cehennem…
☾✫
… İşte son yaşanan hadiselerden sonra ülkemizin hali Cehennem! Lakin bu Cehennem dört günden uzun sürecek gibi görünüyor… Yaşanan son gelişmelerden sonra ve devleti, milleti savunmak için şehit düşen yiğitlerimizi düşündükçe yüzümüz gülmez oluyor… Bu arada alttaki yazıyı kim yazmış bilemiyorum ama sosyal medyada sıkça paylaşılmakta…
‘Ulan darbeye yüzlerce subay, astsubay, hakim, savcı, polis, asker karışmış. Darbeye karışmayan bir rahmetli başkan kenedi, taçsız kral pele, bakkenbauer, kaleci mayer, nadya komanaçi, bricit bardo ve fenerbahçeli cemil kalmış sen hala “Darbe değil tiyatro” diyorsun!’
☾✫
… Memleketin hali bu… Tutuklanan cemaat mensubu askerlerden birisi de ifadesinde diyor ki; ”Şehit olacağımızı düşünerek, abdestli çıktık” Görüyor musunuz ruh halini? Kendi devletini ele geçirebilmek için kendi milletini öldürmekten çekinmiyorlar ama abdestli yola çıkıyorlar! İşte zihinsel ve ruhsal olarak nasıl sakat yetiştirildiklerinin özeti bu ifade! Madem bu kadar Müslümanlar neden Müslümanlara zulüm edenler ile savaşmıyorlar da kendi Müslüman milletini öldürüyorlar?
… Bu sorunun cevabını da bir başka cemaat mensubu asker, girişimin yaşandığı gece verdiği emirde özetliyor;”Ateş! Hepsi bizim düşmanımız, öldürün”
… Şimdi bunlar benimle aynı milletten ve aynı dinden, onlar çok Müslüman, mübarek, bizler gavur, münafık, öyle mi? Peki… Öyle ise en kısa sürede Amerika ile tüm bağları kopartmak gerekiyor! Ve ondan sonra da devleti tüm kurumları ile yeni baştan dizayn ederek, milli bir eğitim politikası ile ardımızdan gelen gençliği doğru yetiştirmek icap ediyor… Yoksa dedelerimizin, babalarımızın ve bizlerin yaşadıklarını, bizden sonrakilerin de yaşamasını engelleyemeyiz…
… Çünkü halen ordu, emniyet, mit, yargı, diğer devlet kurumları, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, çeşitli medya ve basın, yayım kuruluşları, televizyonlar, gazeteler, radyolar, belediye başkanları ve kandırılıp, dini duyguları kullanılmış birçok yörede Türk evlatları var… Bugün ülkemizde milli bir diriliş hamlesi gerçekleştirmek gerekiyor! Tüm medya organlarında, okullarda, devlet kurumlarında, ülkemizin iç ve dış tehditlerini tüm detayları ile anlatıp, milletimize Atatürk’ü yeniden anlatmamız icap ediyor. Yoksa evde, okulda, tarikatta, siyasi parti teşkilatlarında beyni yıkanarak yetişen gençlere hakikatleri hiç bir zaman gösteremeyiz. Sakat yetiştirilen bireyler, gözünün önündeki gerçekleri göremeyebilirler. Ki zaten bugün toplumun yaşadığı da budur. Bir hipnoz hali ile yaşıyorlar. Bu hipnozu bozmalıyız… Bu vazifede ülkenin aydınlarına, siyasi parti liderlerine ve gazetecilere düşmektedir…
… Bakınız çok tehlikeli bir ruh haline sahip insanlar ile karşı karşıyayız! Çalınan sorularla sınav geç! Yani sahtekarlık yap, başkalarının hakkını gasp et ve iş sahibi ol. Yani kul hakkı ye! Ondan sonra da Mehdi dediğin insanın emri ile günahsız sivillerin üzerilerine ateş ederek, yarala, öldür! Şimdi bunlar Müslüman değil mi? Peki…
☾✫
… Din bir yana da… Dünyanın hiç bir ülkesinde, hiç bir asker, kendi ordusuna, kendi devletine ve kendi milletine böylesine bir ihaneti yapmaz! Yapamaz! Bu insanlar beyinleri yıkanarak, zaafları neticesinde kıstırılıp, verilen emirleri yapmaya mecbur bırakılarak ya da çeşitli vaatlere kanarak kullanılıyorlar. Ve sadece bir amaç için çalışıyorlar…
… Hal böyle olunca da bağlı oldukları yapı ve o yapının talimatları her şeyden önce geliyor… Olacak iş mi? Bir devletin askerleri, kendi askerlerine operasyon yapıyorlar, saldırıp, öldürüyorlar! Şaka değil bu! Öldürdüler ve öldürüldüler…
… Demek ki biz halen millet olamamışız! Amerikan Emperyalizmi bizi esir almış! Milletimiz tek yürek ve tek bilek olmayı başaramamış! Bizi siyasi partiler eliyle ve çeşitli cemaatler vesilesiyle aldatıp, sakat eğitip, kandırmışlar ve kendi amaçları için asker yapmışlar! Manzara ortada…
… Anlaşılan o ki; bu millet ne zaman Atatürk çizgisinden çıktı, işte o gün karanlık süreç başladı! Kimse darılmasın ama bunda Atatürkçü geçinenlerin de kabahatleri çok! Son beş günde en az on Atatürkçü beni listelerinden sildi! Gerekçeleri de şu: ben Erdoğan’ın oyununa geliyormuşum! İşin en üzücü yanı ise hepsi de eğitimli insanlar… Eğitimlisi öyle olursa memleketin halinin böyle olmasına şaşırmamak gerek galiba…
☾✫
… Sosyal medyada bilgi paylaşımı yaparak herkes kendi çevresini bilgilendirmeye çalışıyor. Fakat çarşıda, pazarda, sanayide esnafın, emekçinin, işçinin, köyde Ahmet amca ve Ayşe teyzelerin doğru dürüst hiç bir şeyden haberi yok! Bu süreç geçtikten sonra özellikle televizyon programları yapılarak, eğer hakikatleri görüp, tedbir alınmaz ise bugün yaşananlar ve ileride yaşanabilecek olanlar hakkında milletimizi bilgilendirmeliyiz. Yoksa işimiz zor. Hadi resmi kurumlardaki ihanet şebekesi temizlendi diyelim. Peki sivil unsurlar ne olacak? Kırk yıldır sakat bir zihniyetle yetiştirilen, kandırılıp, kullanılan gariban Anadolu çocukları ne olacak? Ve tabi ki içlerinde darbe girişiminde bulunan ruh hastaları kadar hastalar var! Bunlar Türk milletini öldürmekten çekinmediler. Yarın da çekinmeyeceklerdir. Bu sebeple milletimize hakikatlerin anlatılması gerekiyor. Bu görev de öncelikle medya kuruluşları, televizyonlar, radyolar, gazeteler ve siyasi partilerindir…
…Böyle bir ortamda psikolojik operasyon taktikleri ile hareket eden unsurları da iyi görmek gerek… Birileri ünlü isimler adına hesaplar açmışlar. Genellikle adına sayfa açtıkları kişilerin yayınlarını takip edip, hemen açtıkları sayfada yayınlıyorlar. O sayfalarda yayınlanan yazıları ve yapılan paylaşımları görüp, okuyanlar da bunları paylaşıyorlar. Zamanla alışkanlık haline geliyor ve o sayfada yazılan ve paylaşılan her şeyi o ünlü isim yazdı sanıyorlar! Al başına bela! Ondan sonra anlat derdini millete anlatabilirsen. Sen nereden bileceksin kardeşim, sen kimsin, bak şu isim şöyle demiş…. Ah benim canım ülkem ah…
… Bu hal yüreğimizi acıtıyor. Milli mukaddesatlarımızı da yaralıyor. Ve hepimizi üzüyor. Böylesine karmaşık, kim kimin adamı belli olmayan ve her gece, acaba sabah hangi dehşet verici haber ile uyanacağız dedirten ortamdan artık milli dirilişe geçme vaktidir. Bunu başarmanın yolu da milli birlik ve beraberliktir…
…Sarı Zeybek Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ten aldığımız emir üzerine milletimizin milli menfaatleri için dünden daha çok çalışmalıyız. ”Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.” Herkese görevlerinde başarılar dilerim…
☾✫
İLK KURŞUN
Şahin Efe Yılmaz