Özcan YENİÇERİ 25.11.2014 00:00
Ermenek’teki maden ocağını su basmasaydı ve on sekiz madenci ocağın derinliklerinde boğulmamış olsaydı, ocakta ölenlerden birisinin babasının ayaklarındaki yırtık lastiklerden de kimsenin haberi olmayacaktı.
Doğrusu Ermenekli ihtiyarın yırtık lastikleri bize çocukluğumuzu hatırlattı. O yırtık lastikler bizi, kırk beş yıl öncesine götürdü. O lastiklerden o zamanlar biz de giyerdik. Giydiğimiz lastiklerin markası ya Ürer ya da Tor olurdu. Hatta Tor lastiklerini pazarlayan kamyonlarda kocaman bir de resim bulunurdu. Resimde lastiklerin iki ucundan iki aslan çektikçe lastik uzuyordu. Altında da bir slogan vardı: Tor Yırtılması Zor… Lastik.
Sorun ayakta lastiklerle de bitmiyordu. Ayağımızdaki lastiklerle, ilkokulun dördüncü sınıfında Cumhuriyet Bayramı’nda şeker çuvalının kesilerek dikildiği gömleği giyerek şiir okumuştum!
O lastiklerin benzerini giymiş birisi olarak kırk beş yıl sonra da Türkiye’de ayakların hâlâ lastiklerden hem de yırtığından kurtulamamış olmasını hazmedemiyoruz. Ayaklarda hâlâ yırtık lastiklerin olması Türkiye adına utanç vericidir. Yırtık lastik, Türkiye’de yaşayanların kaderi değildir ve olamaz.
devamını okumakiçin lütfen linkini tıklayınız.http://www.kandelahaber.com/ozel-haber/yirtik-lastik-ve-ak-saray-h2736.html