KESK’e bağlı sendika temsilcileri ve üyeler hafta sonu Karabük belediyesi önünde buluşarak basın açıklamasında bulundular.
Burada Eğitim-Sen Kadın sekreteri Ayşegül Sarı Terzi tarafından yapılan açıklamada,”Eğitimde, iş yaşamında, ev hayatında, yani yaşamın her alanında AKP’nin esnek çalışma, daha fazla iş yükü, daha düşük gelir, daha yetersiz sosyal koruma gibi uygulamaları kadınlar üzerindeki baskıyı, sömürü hacmini genişleterek, cinsiyet eşitsizliğini pekiştirerek arttırıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) kadınların siyasal, ekonomik ve sosyal konumuna dair 136 ülkeye ilişkin veriler içeren 2013 yılı raporunda, kadın-erkek eşitliği bakımından İzlanda, Finlandiya ve Norveç ilk üç sırada yer alıyor.
Siyasal katılım, ekonomik eşitlik, eğitim ve sağlık hakkı gibi farklı alanlarda kadının yerine değinen raporda Türkiye’nin kadın-erkek eşitliği endeksindeki yeri 120. sırada.
Aşağıdaki konular bakımından kadının yeri itibarıyla 136 ülke endeksi içinde Türkiye’nin sıralamadaki yeri ise şöyle:
Ekonomik katılım ve fırsat 127
İşgücüne katılım 123
Eşit işe eşit ücret 79
Eğitimde başarı 104
Sağlık 59
Siyasal yetkilendirme 103
Yoksulluğa, Yolsuzluğa, Savaşa Karşı Emeğimiz, Bedenimiz, Kimliğimiz Bizimdir!
Siyasi iktidarın yolsuzluk haberleriyle birlikte tüm kirli politikalarının gözler önüne serildiği bir dönemde “8 Mart Kadınların Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü” yeni bir gelecek yaratmak için kendi irademiz ve emeğimizle mücadelemizi büyütüyoruz. Kadınların bedenleri, emekleri ve kimlikleri üzerindeki erkek egemen tahakküme sessiz kalmıyor; dünyanın her yerinde özgürlük türkümüzü söylüyoruz. Hem erkek devlete hem de cinsiyetçi kültürün her gün yeniden üretilmesine karşı kadınlar olarak geleneksel rollerimizi kırdık; bugün özgürlük, barış ve eşitlik için buradayız. Bizi görmezden gelenlere, taleplerimize kulaklarını tıkayanlara karşı kadınlar olarak “Emeğimiz, Bedenimiz, Kimliğimiz Bizimdir! Yolsuzluğa, Yoksulluğa ve Savaşa Karşı Biz Varız!” diye haykırıyoruz.
Kadınların Emekleri Yolsuzluk, Rant ve Yağma İçin Kullanıldı!
Ayakkabı kutularından çıkan milyon dolarlar, para sayma makineleri ve son olarak ses kayıtları ile iktidarın yolsuzluk ve rant düzeni gözler önüne serilmiştir. Yıllardır en temel ekonomik ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen siyasi iktidarın gerçek yüzü ortaya çıkmaktadır. 12 yıldır kadınların yaşam koşullarının zorlaşması ve görünmeyen emeklerinin artması pahasına izlenen ekonomik politikalar kamu harcamalarının kısılmasına, özelleştirmelerin artmasına neden olmuştur. En temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar kadınların ev içlerinde daha fazla çalışmasına, haneyi geçindirmek için harcadıkları emeğin artmasına neden olmuştur. Bu kapsamda öncelik kamusal olarak sunulması gereken çocuk bakım hizmetlerine verilmiştir. Kamu kreşleri kapatılmış; 150 kadın çalışanın olduğu iş yerlerinde kreş açılması için yönetmelikler yayımlanmıştır. Çocuk bakımını sadece kadınların görevi olarak gören erkek egemen iktidar hiçbir sorunu çözmeyen yönetmeliklerinin denetimini bile yapmadığını itiraf etmiştir. Kısacası; kamusal hizmetleri kadınların omuzlarına yükleyerek çözmeye çalışan AKP’nin bütün kirli politikaları biz kadınların emeklerinin daha fazla sömürülmesine neden olmaktadır.
KESKli kadınlar olarak kadınların ikili emekleri üzerine yükselen iktidarın rant, yolsuzluk ve yağma düzenini kabul etmiyoruz. Ev içlerinde görünmeyen emeğin sahibi biz kadınlar insan onuruna yakışır bir hayat için mücadelemizi ilmek ilmek örmeye devam ediyoruz.
Geleneksel Aile Vurgusu ile Talana Devam!
Kadınlara sürekli geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini hatırlatarak “en az üç çocuk, üç de yetmez beş çocuk” baskısı yapan AKP iktidarı sermaye için gerekli ucuz iş gücünü kadınların karşılıksız olarak sağlamasını hedeflemektedir. Kürtaj hakkımızın elimizden alınmasına, nasıl doğuracağımıza, kaç tane doğuracağımıza ya da doğurmayacağımıza yönelik müdahalelerle bedenlerimiz üzerindeki denetim arttırılmaktadır. Aile içerisinde annelik rolüne yapılan vurgu ile kadınlar daha fazla eve kapatılmak istenmektedir. Sadece yeniden üretici rolleriyle bizleri tanımlayan eril zihniyet kadınların istihdamdaki yerlerini de bu sınırlar içinde belirlemektedir. Kadın emeğini esnek, güvencesiz, sendikasız ve düşük ücretli olarak değerlendirmek isteyen sermaye ile AKP iktidarı ortaklaşmıştır. Bu kapsamda hazırlanan kadın istihdam paketleri ile kadınlar için öncelik; ev içinde harcanan emek olarak belirlenmektedir. AKP iktidarının sosyal devletin tüm sorumluluklarından kaçınarak hayata geçirmek istediği tüm politikalar biz kadınların emeklerinin değersizleştirilmesine neden olmakta; yağma ve talan politikalarına hizmet etmektedir.
KESKli kadınlar olarak kadın emeğine dönük saldırılara karşı susmuyor; taleplerimizi haykırıyoruz. Bizler güvenceli, tam zamanlı, sendikalı ve insan onuruna yakışır bir ücretle çalışmak istiyoruz. Sosyal devletin sorumluluklarını yerine getirerek; kapatılan kamu kreşlerini yeniden açmasını, en az 50 çalışanın olduğu her işyerinde kreş açılmasını talep ediyoruz.
Eğitimde Cinsiyet Eşitsizliği Derinleştiriliyor
Eğitim sistemini yap-boz tahtasına çeviren, yeni yasalarla özelleştirme ve siyasi kadrolaşmanın önünü açan AKP iktidarının tüm eğitim politikaları kadınların ikincil konumlarının sürdürülmesine neden olmaktadır. Cinsiyetçi eğitim sistemi içerisinde kız çocuklarının okullaşması hala önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Ortaokul ve liselere geçişlerde binlerce kız çocuğu örgün eğitim sisteminin dışında kalmıştır. Çocuk evliliklerini özendiren yönetmelikler hazırlanmış; okullar muhafazakârlaşma ve erkek egemen kültürün inşası için yeniden şekillendirilmeye çalışılmıştır. Öğrenci yurtları, kantinler, yemekhaneler hatta okullar ayrılarak kız ve erkek çocuklarının sosyalleşebilecekleri tüm alanlar yok edilmek istenmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanındaki tüm saldırıları cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmektedir.
8 Mart’ta Yoksulluğa, Yolsuzluğa ve Savaşa Karşı Biz Varız!
8 Mart 1857’de New York’lu dokuma işçilerinin izinden yürüyor; tüm dünyada emeği değersizleştirilen, bedeni ve kimliği üzerinden politika üretilen kadınlar olarak kendi irademizle alanları dolduruyoruz. Kadın dayanışmasının verdiği güvenle bütün bir dünyayı değiştireceğimize inanıyoruz. Yeni bir gelecek yaratmanın kendi ellerimizde olduğunun farkındayız. “Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Dayanışması!”ifadelerine yer verildi.
haber kaynağı: bölgenin sesi gazetesi